Bizans Tarihi

Paul Lemerle

Öne Çıkan Bizans Tarihi Gönderileri

Öne Çıkan Bizans Tarihi kitaplarını, öne çıkan Bizans Tarihi sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Bizans Tarihi yazarlarını, öne çıkan Bizans Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Askerler, devlet görevlileri, kentlerin burjuva ve zanaatçıları, tümü, durum ve koşullarına, en sıkı biçimde ve çok zamanda veraset yoluyla geçerli olmak üzere bağlıydı: Roma İmparatorluğu, karşımıza, daha 4. yüzyılda işte böyle çıkmaktadır. Sadece büyüklerin yararlanmasında ve imparatorun kayırmasında bazı değişiklikler görülür. Bu kurumların en çarpıcı özelliği, kuşkusuz, devletin tüm alanlara zorbaca müdahalesidir.
Sayfa 37 - İletişim Yayıncılık, 7. Baskı: İstanbul 2016
Julianus Apostata (“Dönme”)…
Aslında Julianus hiçbir zaman, yürekten inanarak Hıristiyan olmamış ve Hıristiyanların kavgaları onu iğrendirmişti. Julianus, Cermenler’le başarılı savaşlar yaptığı Galya’da bulunduğu sırada Constantinus’un ölümünü öğrenerek imparator olunca, gerçek duygularını gösterdi. Tapınakların yeniden açılmasını ve Tanrılara kurban sunmayı buyuran bir ferman çıkardı. Pagan kültünü ve pagan din adamlarını yeniden örgütledi ve bunu yaparken de Hıristiyan kültünün ve din adamlarının birçok özelliğini örnek aldı.
Sayfa 42 - İletişim Yayınları - 7. BaskıKitabı okudu
Reklam
Konstantinopolis...
(…) kısa sürede surları ona dar gelecek kadar hızlı büyüdü ve II. Theodosius döneminde, kara tarafında, üç savunma hattından oluşan daha uzun ve daha güçlü, yeni bir sur inşa edilmesi gerekli oldu; bu sur her türlü saldırıya karşı dayanıklıydı ve Konstantinopolis’i, kuşatma topçuluğunun icadına kadar Barbarlar’ın saldırılarına karşı koruyarak, Bizans’ın tarihinde önemli bir rol oynadı.
Sayfa 41 - İletişim Yayınları - 7. BaskıKitabı okudu
I. Constantinus’un…
(…) saltanatının sonunda, İmparatorluk’un bütün çarklarına tümüyle yeni özellikler kazandırıldı. Öyle ki, o andan başlayarak, artık tümüyle yeni bir başka tarih başlamış oluyordu.
Sayfa 32 - İletişim Yayınları - 7. BaskıKitabı okudu
Mutlakiyetçiliğin ve onun doğal sonucu olan idari merkeziyetçiliğin ilkesini varabileceği en ileri sonuçlara kadar götürmüş olan da Diocletianus'tur: böylece, Senato'nun gerçekte artık hiçbir rolü kalmamış ve senato kararları da geçerliğini yitirmiş oluyordu. Bu arada, senato eyaletleri ve onlarla aynı zamanda, İtalya'nın son ayrıcalıkları da ortadan kalktı; tüm imparatorluk yönetimi imparatorun danışmanları, daireleri ve görevlilerine bırakıldı.
Sayfa 15 - İletişim Yayıncılık, 7. Baskı: İstanbul 2016
Doğunun batıya zaferi İstanbulun başkent olması
Roma gibi, Konstantinopolis de yedi tepeli ve dört bölgeli olacaktır. Kentin bir forumu, bir capitolium'u, bir senatosu vardı; hatta daha da fazlasıyla, üzerinde bulunduğu alan, "italik" toprak, yani taşra toprağı olmayan toprak; dolayısıyla, demek ki vergiden bağışık sayıldı. Roma, henüz ayrıcalıklarından hiçbirini yitirmiyordu, ama bu ayrıcalıklara! Tümü, Konstantinopolis asıl başkent olurken, Roma da, yalnızlık ve unutulmuşluk içinde, şanlı geçmişinin jestlerini yineleyip durmaya terk ediliyordu. "330 yılının sikkelerinde, her iki kent, imparatorluk harmanili, defne çelenkli ve başlıklı büstler biçiminde görülür. Ama imparatorluk asası Konstantinopolis'in elindedir" Bu durumun sonuçları pek büyük oldu. Her şeyden önce, kaçınılmaz bir gerilemeye terk edilmiş gibi görünen Latin Batı ile Yunan Doğu arasındaki karşıtlık kendini ortaya koydu. Konstantinopolis'in kurulması, Doğu'nun Batı ve çok doğululaşmış bir Helenizm biçiminin Latinlik üzerindeki zaferinin belirtisidir.
İletişim, Cep Üniversitesi, Çev: Galip ÜstünKitabı okudu
Reklam
104 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.