Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bizans Tarihi

Paul Lemerle

Bizans Tarihi Gönderileri

Bizans Tarihi kitaplarını, Bizans Tarihi sözleri ve alıntılarını, Bizans Tarihi yazarlarını, Bizans Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
4. ve 5. yüzyıllarda, ülke içinin tarihi Hıristiyanlık’ınkiyle birbirine karıştı ve bu durum, tüm Bizans tarihi boyunca böyle kalacaktır.
Sayfa 42
Diyor Voltaire (tumturaklı: Gösterişli, anlamsız)
Tacitus’tan beri, Roma tarihinden de gülünç bir tarih vardır ve o da Bizans tarihidir. Bu değersiz kitap sadece tumturaklı sözler ve mucizeler içeriyor. Yunan devletinin yeryüzünün yüzkarası olması gibi, bu devlet de insan aklının yüzkarasıdır. Türkler, hiç olmazsa daha sağduyulu; yendiler, yararlandılar, pek az yazdılar.
Sayfa 10
Reklam
Monofizist iller: Mısır, Suriye ve Filistin Bizans'tan ayrılmaya karar verir
Araplara yenilme nedenleri arasında en önemli etken Bizans idaresinin taşra illerindeki zayıflığı oldu. Bizans'ın, dini politikasında ve özellikle Justinianos'un savaşmayı sürdürmüş olduğu Monofizistlere karşı ortaya koyduğu beceriksizlikti. Herakleios tarafından yapılmış olan birleştirme girişimleri ve onun tarafından Ortodokslukla Monofizizmi birbirine yaklaştırmak amacıyla özel olarak yaratılmış olan yeni öğreti, "Monotelizm" (bu anlayış İsa'da bir tek irade ve iki doğa olduğunu kabul ediyordu) tümüyle başarısızlığa uğradı: iki hasım tarafın her ikisi de, Monotelizmi aynı dehşetle reddettiler. Sonuçta, anlaşma olasılığı yoktu ve Monofizist iller olan Mısır, Suriye ve Filistin işi Bizans'tan ayrılmaya, en azından, hoşgörü anlayışını bildikleri Arap egemenliğini dilemeye vardırdılar.
İletişim, Cep Üniversitesi, Çev: Galip ÜstünKitabı okudu
Monofizitler
Justinianos, yasadışı saydığı din sapkınlarına karşı en sert kararları aldı ve 529'da da, paganizmin son sığınağı Atina Üniversitesi'nin kapatılması emrini verdi. Batı'daki fetihlerin yanı sıra Arius'çulara zulmedildi ve Papalık'a pek çok saygı sunuldu. Ama Theodora'nın gözü, hiç de, İmparator gibi, Batı serabıyla
İletişim, Cep Üniversitesi, Çev: Galip ÜstünKitabı okudu
Ve Siyasal Hristiyanlık başlar...
İmparator, salt egemen hükümdardı. Tanrı'ydı. Daha 3. yüzyılda, Aurelianus, halkın karşısına, başında Tanrısal simge imparatorluk tacıyla çıkıyor ve yazıtlarda "deus" ve "dominus" [Tanrı ve Efendi - ç.n.] unvanını alıyordu. Principatus'un, Helenistik, Mısır, Pers monarşilerinin etkisiyle, doğu tipindeki bir monarşiye zorunlu dönüşmesi, Diocletianus ve Constantinus’ta ve pek özenle düzenlenen, hükümdara tapma ayinleriyle birlikte son buldu. Aynı zamanda da, imparatorla ilgili her şey "kutsal" oldu: Maliye Bakanı da, imparatorun servinin imparatorluğunkiyle özdeşleşmesiyle birlikte, "comes sacrarum largitonum" ("Kutsal İnsanlar Kontu"), imparatorluk gardırobunun şefi, "comes sacrae vestis" ("Kutsal Giysi Kontu'") vs. oldu.
İletişim, Cep Üniversitesi, Çev: Galip ÜstünKitabı okudu
Doğunun batıya zaferi İstanbulun başkent olması
Roma gibi, Konstantinopolis de yedi tepeli ve dört bölgeli olacaktır. Kentin bir forumu, bir capitolium'u, bir senatosu vardı; hatta daha da fazlasıyla, üzerinde bulunduğu alan, "italik" toprak, yani taşra toprağı olmayan toprak; dolayısıyla, demek ki vergiden bağışık sayıldı. Roma, henüz ayrıcalıklarından hiçbirini yitirmiyordu, ama bu ayrıcalıklara! Tümü, Konstantinopolis asıl başkent olurken, Roma da, yalnızlık ve unutulmuşluk içinde, şanlı geçmişinin jestlerini yineleyip durmaya terk ediliyordu. "330 yılının sikkelerinde, her iki kent, imparatorluk harmanili, defne çelenkli ve başlıklı büstler biçiminde görülür. Ama imparatorluk asası Konstantinopolis'in elindedir" Bu durumun sonuçları pek büyük oldu. Her şeyden önce, kaçınılmaz bir gerilemeye terk edilmiş gibi görünen Latin Batı ile Yunan Doğu arasındaki karşıtlık kendini ortaya koydu. Konstantinopolis'in kurulması, Doğu'nun Batı ve çok doğululaşmış bir Helenizm biçiminin Latinlik üzerindeki zaferinin belirtisidir.
İletişim, Cep Üniversitesi, Çev: Galip ÜstünKitabı okudu
Reklam
İstanbul'un başkent olması
Constantinus'tan önce Roma dünyasının bir başkenti vardı: Roma; Constantinus'tan sonra ise, kurumsal olarak iki başkenti oldu: Roma ve Konstantinopolis. Ama aslında, gerilemeye terk edilmiş olan Roma karşısında, İstanbul her gün biraz daha büyüdü ve sırf imparatorun oturduğu yer olmasının yanı sıra idarenin de merkezi olması, burayı gerçek başkent durumuna getirdi. Constantinus'un saltanat döneminin en temel olayı budur ve bence bu olay, kaçınılmaz sonu öne almış olan, Hıristiyanlığın kabulünden çok daha önemlidir. Daha ilkçağdan beri, Constantinus'un, paganlığın kalesi Roma'dan, halkın orada artık kendisini sevmediği kanısına vardığı için ayrıldığı söylenmiştir. Sözde Eusebios'un tanıklığına bakarak, Konstantinopolis'i Hıristiyan bir kent yapmak istediğine inanmanın da yanlış olacağı gibi, bu da yanlıştır. "Kentin kuruluşuna, pagan ayinler eşlik etti ve Constantinus, kentte kiliseler yaptırmasına karşılık, var olan tapınakları bıraktı (hatta pagan Zosimos'un bu konuda güvenilir sayılabilen tanıklığına göre yenilerini inşa ettirdi). Constantinus, aslında, stratejik, ekonomik, politik düşüncelerle hareket ediyordu. "Stratejik": İmparatorluk üzerindeki en büyük tehlikeler Gotlarla Perslerden geliyordu.
İletişim, Cep Üniversitesi, Çev: Galip ÜstünKitabı okudu
Ariusçuluk ve Konstantin
"Arius'çuluk" bu adla, Suriye'de, belki de daha 3. yüzyılda ortaya çıkmış ve her ne olursa olsun, 4. yüzyılda, İskenderiye'de rahip Arius tarafından geliştirilmiş olan bir öğreti belirtilmek istenir. Arius, Teslisin üç kişisinin birbirinin eşi olduğunu kabul etmiyor, Baba ya da Tanrı, doğumuna neden olunmuş değil de ilksiz
İletişim, Cep Üniversitesi, Çev: Galip ÜstünKitabı okudu
Konstantin ve Annesi Eleni
Constantinus'tan önce, Roma İmparatorluğu pagan bir imparatorluktu; Constantinus'tan başlayarak ise, Hıristiyan bir imparatorluk oldu. Bu, tarihin en önemli olaylarından ve aynı zamanda da en karmaşık sorunlarından biridir. Bu olgu, yadsınabilir nitelikte değildir ve Hıristiyanlığın geleneği, Constantinus ile annesi Helena'ya azizler arasında yer vermekle yanılgıya düşmüş değildir. Ama aynı Hıristiyanlık geleneği, pek erken bir tarihte, şaşkınlık verici olaylarının anlatısının arasına, gereğinden çok, şaşkınlık vericilik sokmuştur.
İletişim, Cep Üniversitesi, Çev: Galip ÜstünKitabı okudu
Bizans'ın kuruluşu
Bizans 330 yılında kuruldu. "Roma" İmparatorluğu o tarihte birden son bularak varlığını bir "Bizans" İmparatorluğu olarak sürdürmüyor, ya da, yerine birden, bir "Bizans" İmparatorluğu geçmiyordu. Söz konusu başlangıç noktası olarak Theodosios'un öldüğü ve imparatorluğun Arcadius ile Honorius arasında bölüşüldüğü yıl olan 395 yılını almanın daha doğru olacağı da öne sürülmüştür.
İletişim, Cep Üniversitesi, Çev: Galip ÜstünKitabı okudu
104 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.