Daha geniş anlamda, atalara borcumuzu asla ödeyemeyeceğimiz,
hiçbir kurbanın (ilk doğan çocuğumuzu kurban etmemizin bile) bizi
gerçekten borçtan kurtaramayacağı gibi içimizi ürperten bir duygu geliştiririz.
Atalarımızdan korkarız, toplum daha sağlam ve daha güçlü hale
gelir, daha da güçlüymüş gibi görünür, en sonunda "atalar zorunlu olarak
tanrıya dönüşür."Topluluklar büyüyerek krallıklar, krallıklar evrensel imparatorlar
haline geldikçe, tanrılar da daha evrensel olmaya başlar, daha
büyük, daha kozmik bir havaya bürünür; gökleri idare eder, yıldırımlar savurur
- Hıristiyanlığın tanrısında zirveye çıkar, en yüce tanrı olarak tabii
"yeryüzüne en büyük borç duygusunu husule getirir." Atamız Adem bile
artık bir alacaklı olarak tasvir edilmez, aksine bir günahkar ve ilk günahın
yükünü bize devreden bir borçludur:
Şans bu ya, IMF'nin ne olduğunu tam olarak bilmiyordu, Uluslararası Para Fonu'nun aslında dünyanın borç infazcıları olduğunu söyledim. "Şöyle söyleyebiliriz, bacaklarınızı kırmaya gelen adamların, yüksek finans dünyasındaki eşdeğerlileri." Tarihçesine girdim; 70'li yıllarda yaşanan petrol krizleri döneminde OPEC ülkelerinin sonunda yeni zenginlerin paralarının çoğunu Batı bankalarına akıttığını, bankaların parayı nereye yatıracaklarını bilemediklerini; C itibank ve Chase'in, Üçüncü Dünya diktatörlerini ve politikacılarını borç almaya ikna etmek üzere dünyanın her köşesine ajanlar göndermeye başladıklarını (o zamanlar, "go-go bankacılığı" deniyordu); aşırı düşük faiz oranlarıyla başladıklarını, hemen ertesinde, 80'lerin başlarında ABD'nin sıkı para politikaları nedeniyle faizlerin yüzde 20'ler civarına nasıl fırladığını; 80'lerde ve 90'larda bunun nasıl Üçüncü Dünya borç krizine yol açtığını; bunun üzerine IMF'nin yoksul ülkeleri yeniden borç alabilmek için temel besin maddelerine fıyat desteği vermekten, hatta stratejik besin rezervleri tutma politikalarından vazgeçmeye, ücretsiz sağlık ve eğitim hizmetlerini terk etmeye nasıl zorladığını ve bütün bunların dünyanın en yoksul ve en korumasız insanlarının bir kısmı için en temel destekierin çökmesine nasıl yol açtığını anlattım. Yoksulluktan, kamu kaynaklarının yağmalanmasından, toplum-ların çöküşünden, endemik şiddetten, kötü beslenmeden, umutsuzluktan ve yıkılan hayatlardan bahsettim.
Şimdi hayatımızı, bizi biçimlendiren millete borçluyuz, faizi vergi olarak ödüyoruz, sıra milleti düşmanlarına karşı korumaya gelince, borcumuzu hayatımızia ödemek zorundayız.