Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nietzsche ve Dostoyevski Karşı Karşıya

Budala

Ziya Meral

Budala Gönderileri

Budala kitaplarını, Budala sözleri ve alıntılarını, Budala yazarlarını, Budala yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kalp kırıklığı onu öteden beri yaşadığı sessiz ve yalnız hayatına daha da bağımlı kılmıştır.
İçinde yaşadığımız çağ küresel risk çağıdır.
Reklam
Üzerinde düşünülmemiş yaşam, yaşamaya değmez.
Şimşek ve fırtına vakit ister; yıldızların ışığı zaman gerektirir; eylemler, yapılmış olmalarına rağmen, görünmeleri ve duyulmaları vakit alır.
İnsan yaratıcı değil, yaratılmış olandır ve sınırsızlığının ötesinde kurtarılması gereken acizliği ile sınırlıdır.
Raskolnikov, tıpkı Nietzsche gibi iki türlü insana inanır; normal ve anormal olanlara. Normal insanlar sürü gibidir, uysal bir şekilde kurulmuş düzene uyan kalabalıklardır. Anormal insanlar olan küçük, elit bir grup ise her şeyin daha iyi olması amacıyla şimdiki durumun yok edilmesi için pek çok yöntem arayan bireylerden oluşur.
Reklam
Budala kelimesi Dostoyevski için bir aşağılama değil, çağdaş dünyanın değerlerine karşı bir üstünlüktür. Budalalık, değerleri ve yaşamı yüzünden farklı olana, dışındaki toplum tarafından verilmiş bir lakaptır.
Hiçbir insan topluluğu, bir başka topluluktan varoluşsal olarak daha iyi veya üstün değildir. İyilik ve kötülük, sevgi ve nefret, şefkat ve intikam, kültürlerin değişmez özellikleri değil, hepimizin her yerde ve her zaman bireyler olarak kalplerimizde verdiğimiz mücadelelerdir.
Yeryüzü artık tamamen hem insan atıkları hem de atık insanlar ile doldu.
Kaybolan sadece “doğru” ve “yanlış” değil, aynı zamanda “iyi” ve “kötü”, “çirkin” ve “güzel” gibi değer yargılarıydı. Çünkü bir şeye kötü demek sabit bir iyilik normunu temel almak demekti ve böyle evrensel bir temel sadece Tanrı'nın varlığı ile mümkün olabilirdi. Bu yüzden Tanrı ölünce, gerçek ve estetik de ölmüş oluyordu.
Reklam
Biz insanoğullarını öteki memelilerden ayıran özelliğimiz, varoluşumuzun bilinçli olarak farkında oluşumuz ve içgüdülerle idame ettirebilmenin ötesinde, hayatımızı sorgulayabilmemizdir. Bu yüzden insan olmak her ne kadar biyolojik bir konum olsa da, aynı zamanda bir kurgu, bir süreç ve bir keşiftir de.
Yeniden kazanmamız gereken değer, Dostoyevski’nin bize “herkesin günahı benim de günahımdır” fikri ile anlatmaya çalıştığı, bizim bireysel olarak dünyadaki olayları üstlenmemiz ve bizi doğrudan etkilemiyor veya ilgilendirmiyor gibi görünse de ötekinin acısını bizimmiş gibi hissetmemiz gerektiğidir. "Budala" romanının bize bu çağda sunduğu en önemli mesaj; güç, kontrol ve hüküm yerine, sevmeyi ve güzelliği seçen insanların “zeki” kitlelerce “aptal” olarak görüleceği, ama aslında bu aptallığın tek umudumuz olduğudur.
Küresel bir köyde yaşıyoruz
Biz küresel bir köyde yaşıyoruz. Bu çağ bizden şehirli bir bencillik, yalnızlık ve ezme dürtüsünden çok, küresel imece anlayışı talep etmektedir. Çünkü küresel boyutta birbirimize yardım etmezsek, birbirimizin çıkarını, iyiliğini ve mutluluğunu düşünmezsek, hiçbirimiz kendi rahatımızı, güvenliğimizi ve ihtiyaçlarımızı sağlayamayız.
... atık insan türüne ek olarak, bir de ekonomik yarışın dışında bırakılan, işlerinden çıkarılan, işsiz ve fakirlik tabakasının altında yaşayanların oranını sürekli artıran milyonlarca insan var etrafımızda. Bir saatli bomba ritminde büyüyen, hiçe çıkmış ötekilerin sayısının, kendilerini sarsılmaz gören bizleri etkilemesi an meselesidir.
326 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.