Kitabın yarısı Schopenhauer’in biyografisi diğer yarısı grup terapisinde bir araya gelen yedi kişinin hikayesini anlatıyor. Yer yer bu kadar karamsar olup neden kendiliğinden ölene kadar bekledin de insanların kanını emdin Sayın S. diye düşünsem de terapideki her oturuma şahit olmak için sabırsızlandım.
Yalom’un kitaplarındaki en sevdiğim özellik hem pozitif hem negatif bakış açısını iç içe sunması. İki taraf da kartları açık oynuyor ve ikisi de mantıkla ve bilgiyle destekleniyor. Kitabı bitirdiğinizde size kalan “Peki hangi yaklaşım doğru?” sorusu.
Bu sorunun yanıtı da şu satırlarda verilmiş aslında;
“Kant’ın keşfi, dünyayı gerçekte olduğu gibi değil de kişiselleştirilip işlenmiş şekliyle algıladığımızdır. Uzam, zaman, miktar, nedensellik gibi özellikler bizim içimizdedir, dışarıda değil. Biz onları gerçekliğe dayatırız. Ama o zaman saf, işlenmemiş gerçeklik nerededir? Biz işlemeden önce orada olan, ham varlık nedir? Kant bunu asla öğrenemeyeceğimizi söylüyor.”