Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Buradayız

Kerem Eksen

Buradayız Gönderileri

Buradayız kitaplarını, Buradayız sözleri ve alıntılarını, Buradayız yazarlarını, Buradayız yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kitapçıdan aldığımız bir roman nesnedir, dedim içimden, ama eğer bu roman okurun içindeki dünyaya erişecekse, oradaki savaşa katılıp taraf olacaksa mutlak surette enerjiye dönüşmelidir, diye düşündüm ve bu düşüncemi çok beğendim."
Sayfa 11 - Alef YayınlarıKitabı okudu
180 syf.
·
Puan vermedi
Kerem Eksen - Buradayız... Alef Yayınları'ndan. Tavsiye üzerine aldığım bir roman. Benden önce babam @cirakibrahim okumuş, ara tatilde memlekette. Kitap nasıl baba, diye sorduğumda; bir adam var, roman yazmak istiyor; ama nasıl yazacağını bilmiyor. Kitap bitti hala romanı yazacak; lakin insan merak ediyor, diye özetledi Keyifle okunan, antikahraman özellikleri taşıyan bir anlatıcıya sahip, insanı ters köşe yapacak ilginç bir kurgusu olmamasına rağmen, hayata, edebiyata, ilişkilere, aileye, romana dair söyledikleriyle okuyucuyu ayık tutan, güzel bir roman olmuş. Kerem Eksen bir felsefeci, bu kitap da sanırım onun ilk romanı. Romanın anlatıcısı antikahramanda her şeyi şıp diye anlayan, beceriksiz, sıkkın bir hal var. Bu ruh haliyle her gün "buradayız". İyi bir kitap... İyi okumalar...
Buradayız
BuradayızKerem Eksen · Alef · 201346 okunma
Reklam
180 syf.
6/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Bir yayın evinde çalışan Edebi endişelerinin gölgesinde ilk romanını Yazmaya çalışan aynı zamanda romanın anlatıcısı olan Selim'in hikayesini anlatıyor Roman okumayı fazla sevmeyen ama Kitapçıya gidip romanlar satın alıp fikir sahibi olmak isteyen nasıl yazacağını bilmesede nasıl bir roman yazmayacağına dair ise birçok fikri olan çevresindeki insanları sürekli eleştiren Kolay kolay hiçbir şeyi beğenmeyen ama kendisi de hiçbir şey yapmayan selimin hikayesi Bir kitap yazamiyormus gibi gorunsede  hayatını dolduran bütün o berbat ayrıntıların da bir roman malzemesi olabileceğini kanıtlıyor.
Buradayız
BuradayızKerem Eksen · Alef · 201346 okunma
180 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 saatte okudu
“Romanımın konusunu açıkladığımda, Yurdaer’in yüzünde izini sürmekte zorlandığım bir tepki dalgası oluştu. Hafif gergin bir havası vardı sanki. Acaba konuyu beğenmemiş miydi? Kafasındakileri derleyip toparlaması için biraz zaman tanıdım dostuma; ancak o, bir dakika kadar düşündükten sonra sütlü kahve içmemizi önerdi (sütü de kahveyi de çok
Buradayız
BuradayızKerem Eksen · Alef · 201346 okunma
Dünya boşluğa savrulmamak için üzerinde durmaya çalıştığımız bir kaya parçasıdır.
Onu bir roman kahramanı olarak düşünmeye çalıştım, olmadı. Şurası bir gerçekti ki babamın hiçbir trajedisi yoktu. Hatta insanların dönüp bakacağı ufacık, sıradan bir çelişkisi bile yoktu, sadece birtakım istekleri, tasarıları ve aptalca fikirleri vardı. Onur’u bunlarla oyalayabilirdi belki, ancak hiçbir ciddi okuru oyalayamazdı. Acaba, diye düşündüm, Goriot Baba’yı benim babamdan ayıran nedir? Belki de hayati bir soruydu bu. Ancak bu soruya cevap verebilmem için onu, yani Goriot Baba’yı biraz olsun tanımam gerekiyordu. Ne var ki Balzac buna müsaade etmemiş, beni Madam Vaquier’nin pansiyonuna tıkıvermişti.
Reklam
Belki de sorun Balzac’ta, Balzac’ın benim yazarım olmamasındaydı. Sayfalarca o evden, Madam Vaquier’nin Paris’teki pansiyonundan bahsediyordu, sıkılıyordum. Pansiyonun bir duvarının bahçeye baktığını, girişte bir odanın ve odadan geçilerek girilen bir yemek odasının olduğunu, ortada bir yuvarlak masanın bulunduğunu, pansiyonda yedi kişinin kaldığını, akşam yemeği için dışarıdan gelen misafirlerin ayda 30 frank ödediklerini öğrendim okuduğum sayfalar boyunca, hiçbir heyecan hissetmedim. Bugün, burada, bu dünyayla baş etmeye çalışırken bu teferruatın hiç önemi yoktu. Bir süre gözlerimi kütüphanemde gezdirdim ve tamam, dedim, yazarımı okuyacağım ben, Dostoyevski’yi okuyacağım. Hemen Cinler’i aldım elime, Kirillov’un özgürleşmek için intihar etmek gerektiğini anlattığı o müthiş bölümü aramaya koyuldum. İşte bu kocaman, depderin, bir kitabı baştan sona doldurabilecek bir düşünceydi. Ancak Kirillov’u düşündükçe kendimi çaresiz hissettim. Böyle büyük bir düşüncem yoktu benim, bazı basit kararlarım, duygularım ve hareketlerim vardı, fakat kafamın bir köşesinde konuşmayı bekleyen bir Kirillov olmadığına neredeyse emindim. Bölümü aramaktan sıkıldım ve, çaresiz, romanın başından birkaç sayfa okudum, ancak beklediğim kadar sarsılmadım. Yorgundum. Bir bira açıp salona, Onur’un yanına gittim.
"Yeni bir düşüncenizi açıkladığınızda hayatınızı biraz daha tüketmiş olursunuz, çünkü binlerce hayattan birini seçmiş olursunuz, her yeni düşüncenizde yeni bir seçim,sonra bir daha, ölene kadar..."
"Bir bakıma hayranımdır Proust'a, çünkü fikirler, duygular, tecrübeler, hepsi kayalıklarda açılan oyuklara benzer ve Proust elinde sürahisiyle dolaşıp bu oyukları bir bir doldurur."
İnsan aklının bir kısmı hep böyle karanlıkta kalır. (Ne tuhaf, Platon gibi konuştum.) Bunu ilk anda farkedemezsiniz, tatlı bir insan sonuçta, dersiniz, sohbeti hoş. Sonra farkedersiniz ki karşınızdaki insan tüm hayatını basit düşüncelere adamıştır, hatta onu hoş kılan biraz da budur, sadece basit düşüncelere sahip olması, basitçe yaşayıp gitmesi.
69 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.