Zevkleri “yüce” ve “bayağı” diye ikiye ayırdı. Yemek, içmek ve cinsellik gibi bayağı zevkleri hayvanlar ve insanlar aynı ölçüde alabilirdi. Ancak arkadaşlık, onur, sanat, müzik ve şiir gibi yüce zevkler insana özgü yeteneklere dayanıyordu. Yalnızca bayağı zevklerin peşinde harcanmış bir yaşam, John Stuart Mill’in değerlendirmesine göre, bir domuzun yaşamından farksızdı. Eğer bir domuzsan, o sana yeterdi; ama sen bir birey isen, yetersiz kalırdı.