En Eski Büyük Osmanlı Tarihi (6 Cilt Takım) Gönderileri
En Eski Büyük Osmanlı Tarihi (6 Cilt Takım) kitaplarını, en eski Büyük Osmanlı Tarihi (6 Cilt Takım) sözleri ve alıntılarını, en eski Büyük Osmanlı Tarihi (6 Cilt Takım) yazarlarını, en eski Büyük Osmanlı Tarihi (6 Cilt Takım) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
II.Osman Yedikule'ye nakledilmekteki maksadı anlayınca:
"Ihtiyar babacıklarım, ocağınıza geldim; beni Yedikule'ye götürmeyin, Sultan Mustafa mekânında mahbus olayım; padişahımız mübarek olsun" dediği ve kendisinin hayatına dokunulmayacağına dair söz verildiği halde yeni hükümdarın validesi ile Davud Paşa'nın entrikaları ve paraları karşısında yeniçeriler sabık hükümdarın hayatiyle alâkadar olmamışlardı.
Yedikule'ye götürülen Osman ile beraber Veziriazam Davud Paşa ve kethüdası Ömer Ağa, cebecibaşı bir kaç maiyyeti ile orada kaldılar. Cebecibaşı kemend atıp boğmak istedi ise de Osman güçlü kuvvetli olduğundan bunlarla epi uğraştı, içlerinden birisi Osman'ın omuzuna balta ile vurarak yere düşürdü ve nihayet subaşı kethüdası, husyelerini sıkmak suretiyle kendisini şehit ettiler. Cebecibaşı, ölümüne nişane olmak üzere kulağını kesip yeni pâdişahın validesine götürdü.
Padişah genç olup henüz kırk dört veya kırk beş yaşlarında bulunuyorsa da ifrat derecede av merakı sebebiyle Edirne taraflarından ve İstranca ormanlarından ayrılmıyor, ordularının başında bulunmuyordu.
XV. yüzyılın ilk yarisi içinde (II. Murad Zamaninda) Rumeli'yi gezerek Türklerle diğer Balkan hıristiyanlarının içtimaî vaziyetleri hakkında bir mukayese yapmış olan ve Türklerin her hususta Balkanlılardan üstün olduklarını gösteren Bertrandon de la Broquière şunları söylüyor:
Büyük bir refah içinde bulunan Türk köylüleri, hıristiyan köylülerin çoğunun aksine olarak hiçbir zaman yalın ayak gezmezler, dizlerine kadar çıkan sarı çizme giyerler; Türkler erken kalkar ve işlerine erken giderler; sükûnet ve büyük bir gayretle iş görürler; Rumlar, Sırplar ve Bulgarların aksine olarak Türkler, evlerinin kendilerine mahsus olan kısmında ehlî hayvan
bulundurmazlar; hiçbir Türk temizce yıkanmadan evinden çıkmaz; bir hayvanın yediği yemeği bir Türk yemez; bir tavuk kes-
mek istediği takdirde bile onu bir müddet temiz yiyecekle besler;
merhamet sahibi olan Türk, harpte mecburiyet altında insan öldürür; tabiaten sükûtî olmasına ve çalışmakla sertleşmiş bulunmasına rağmen şiir kabiliyeti yüksek, ilme meyil ve istidadı çoktur..."
İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın güçlü ve ihatalı telif yeteneği, sistemli çalışmaları sonucu kaleme aldığı kitap ve makaleleri Osmanlı tarihine önemli katkılar yapmıştır. Arkadaşı ve meslektaşı Hikmet Bayur onun bir ilim adamında bulunması gereken bir görüş ve sezişe sahip olduğunu, yazılarına siyaset bulaştırmadığını belirtir. Özellikle bir genel Osmanlı tarihi yazma çabası, sadece siyasî değil teşkilât tarihini de ele alması ona farklı bir yer kazandırmıştır.
Osmanlı tarihi konusunda benim kanaatimde eşsiz bir eser. Osmanlı konusunda detaylı bilgi sahibi olmak isteyen kişiler okuyabilir. Bazı terimleri ve kelimeleri hayatımda ilk defa bu kitapta duydum diyebilirim. bundan önce
Halil İnalcık 'tan osmanlı tarihini temel olarak kavrayıp bu kitaba başlamanız tavsiyemdir. Keyifli okumalar..