Öne Çıkan Büyük Oyun'un Küçük Aktörü: Şerif Hüseyin Gönderileri
Öne Çıkan Büyük Oyun'un Küçük Aktörü: Şerif Hüseyin kitaplarını, öne çıkan Büyük Oyun'un Küçük Aktörü: Şerif Hüseyin sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Büyük Oyun'un Küçük Aktörü: Şerif Hüseyin yazarlarını, öne çıkan Büyük Oyun'un Küçük Aktörü: Şerif Hüseyin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir Yaşam Öyküsü: Şerif Hüseyin
✵ ✵ ✵
Kara ticareti en kadim ulaşım ve ticaret yoludur. İpek yolu, baharat yolu, kral yolu en bilinenler iken deniz yolunun sağlam gemilerle keşfedilmesi ulaşım olarak kara yolundan bir kat hızlı ve farklı yollar bulma avantajı sağlamıştır. Bu avantajı Avrupalı devletler sadece sahip olmuş, ellerinde
Şerif Hüseyin'in hırslarının önündeki en büyük tehdit güvenilmez kişiliğini çok iyi tahlil etmiş olan II.Abdülhamid idi. Şerif, İTC'nin 1908 yılında kısmen, 1909 yılında ise fiilen iktidarı ele geçirmesiyle Abdülhamid engelinden kurtulmuştur.
Şerif Hüseyin, kendisine karşı duyulan fakat açıkça dile getirilemeyen hoşnutsuzluk ve nefretin farkındaydı. Mekke'ye gelir gelmez ilk iş olarak, cinayet dahil adi suçlar hariç bütün mahkumları serbest bıraktırdı. Şerif, 10 Haziran 1916 tarihinde isyanla başlayan sekiz yıllık idaresinde kabile üstünlüğüne dayalı bir kast, bir tür soyluluk sistemi oluşturmuştu. Bu sistemi gevşeterek kabile mensubu olsun olmasın bütün Arapların Hicaz'a gelmesine izin verdi. İbni Suud'a Hicaz'dan mal akışını engelleyebilmek için konulan mal satış yasağını kaldırdı.
Abdullah'ın 1921 yılında Ürdün Emiri, diğer oğul Faysal'ın da Irak Kralı yapılması Şerif Hüseyin'in Arap dünyasındaki otoritesini iyice sarsmıştır. Faysal, Irak Kralı olduktan hemen sonra, 10 Ekim 1922 tarihinde İngiltere ile 18 maddelik bir ittifak antlaşması imzalayarak Irak'ın idaresini, 14 Mart 1925 tarihinde Turkish Petrolium Company'ye tanıdığı imtiyazlar ile de petrol alanlarının denetimini İngiltere'ye vermiştir. Şerif Hüseyin Mart 1924'te, Türkiye'de Halifeliğin kaldırılmasından sonra kendisini Halife ilan ettiyse de Mekke'yi kuşatan İbni Suud bin Abdülaziz tarafından krallığına ve Halifelik iddialarına son verilmiştir. Şerif Hüseyin 1931 yılı başına kadar Kıbrıs'ta sürgün hayatı yaşamıştır. Bundan sonra, Ürdün Emiri olan oğlu Abdullah'ın yanına gitmiş, birkaç ay sonra da Amman'da ölmüştür. Osmanlı Devleti' ne en zor anında hıyanet edip binlerce Anadolu evladının çölün kumlarına gömülmesine neden olan Şerif ve ailesi ilahi cezalandırmadan kurtulamayarak, ya zillet içinde ya da çeşitli suikastlarda can vermişlerdir.
Arap halklar, Şerif Hüseyin'in güvenilmez, ihtiraslı, bencil, iş birlikçi karakterini biraz da İbni Suud'un etkin propaganda çalışmalarıyla öğrenmeye başlamışlardı. Nitekim Şerif Hüseyin savaş sonrasında da kendi iktidarını koruyabilmek için İngilizlerle iş birliği yapmaktan çekinmemiş, İngiliz korumasını elde edebilmek için türlü entrikalar çevirmişti. Cemal Paşa'nın dört yıl önce yapamadığını İbni Suud başarmış, Şerif ve oğullarının gerçek yüzünü ortaya çıkartmıştı. Aslında İbni Suud Şeriften daha sıkı bağlarla İngiliz iş birlikçiliği yapmaktaydı fakat aktif propaganda görevlileri delaletiyle bu realiteyi halktan gizleyebiliyordu.
Mısır'da kurulan Hasan el-Benna liderliğindeki İhvan aynı zamanda Orta Doğu'daki dikta idarelere; Baas Partisi etrafında kümelenen Marksist ideolojilere karşı da mücadele etmiştir. Cumhuriyet sonrasında özellikle devrimlere karşı çıkan gruplar arasında Türkiye'de de taraftar toplayabilen İhvan'ın kuruluş dönemiyle daha sonraki politikaları detaylı olarak araştırılmaya ihtiyaç duymaktadır. Mısır merkezli İhvan hareketi de bu çalışmanın kapsamını aşacak niteliktedir. Suud İhvan'ın Vahhabi Suudların iktidarı ele geçiriş sürecindeki katkısı açıktır. İbni Suud, bütün "Gerçek Müslümanların Kardeşliği" propagandası eşliğinde İhvan hareketiyle Vahhabiliği bütün Arap Yarımadası'ndaki Bedeviler arasında yaymıştır.
Tam adı "Şerif Hüseyin bin Ali bin Muhammed el-Haseni bin AbdülMuin bin Avn el-Haşimi" şeklinde olup güvenilmez, düalist, ihtiraslı karakteri nedeniyle, Hicaz'da Emirlik ile ilgili entrikalar çevirip karışıklık çıkartamaması için II. Abdülhamid tarafından 1883 ( 1892?)-1908 yılları arasındaki dönemde İstanbul'da ikamete mecbur tutulan Şerif Hüseyin'in kaderi, İttihat Terakki'nin (İTC) hükumet darbesiyle değişmiştir. Uzun yıllar İstanbul'da çeşitli girişimlerde bulunup, emellerini gerçekleştirebilmek amacıyla fırsat kollayan Şerif Hüseyin, 1908 yılında yaşanan idari kaostan karlı çıkmayı başarmıştır. Hicaz Emirliği'ne atanabilmek için İngiliz Büyükelçiliği dahil hemen herkesle çıkara dayalı ilişkiler kurup, asıl niyet ve karakterini saklamayı, İTC'nin lider kadrosunu aldatmayı becermiştir.
"Şerif Hüseyin İngilizler tarafından dikkatle seçilmiş bir aktördür. Tarihte oynayabileceği rol kendisinin istediği kadar değil, asıl oyun kurucu Majesteleri Hükümeti'nin izin verdiği kadar olacaktır."
Allenby, 20 Mart 1918 tarihinde Paris Barış Konferansı gizli görüşmelerinde "Arap ayaklanması gerçekleşmeseydi Türkler güneyde yenilemeyecekti. Bu nedenle de ne Filistin ne de Arap Yarımadası işgal edilemeyecekti." demiştir.