Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
En Yeni Büyülü Dağ Yorumları ve İncelemeleri
En Yeni Büyülü Dağ sözleri ve alıntılarını, en yeni Büyülü Dağ kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Herkesin büyülendiğibir “Büyülü Dağ”ı vardır
Thomas Mann, seninle olan dostluğumuz Farklı boyutlara ulaştı. İlk başta birbirimizi anlayamadık. Anlamaya başlayınca da birbirimizden kopamadık. Tabi bu süreç zorlu geçti. Bu dostluğu sağlamlaştırmak hiç kolay olmadı. Tabi biz de zor işlerin insanıyız öyle değil mi Thomas?
Sen Büyülü Dağ adlı eserinde aslında çoğunlukla senin başından geçen
Büyülü Dağ’da yaşayan “yukarının insanları” veremle mücadele için sanatoryumda kalanlar ve onların arasına sadece üç haftalığına giden bir adamın hikayesini anlatıyor. Her hacimli eser gibi ilk 100-150 sayfa tekrarlara, betimleme ve karakter tahlillerine bolca yer verilmiş. Sonrasında biraz daha olay ağırlıklı. Bu kitaptan sonra kurguya biraz ara vermeye karar verdim. Hani tatil kitabı denen türden rahat okunan bir eser bu ama bana fazla rahat batıyor bu ara:)
Felsefe üzerine inanılmaz güzel bir eser. Thomas Mann, müthiş bir sorgucu ve eserinde en başta zamanın kısalığı ve uzunluğu hakkında yaptığı yorumlarıyla beni çok etkiledi. Öykü olarak müthiş bir öykü ve akıcı. Kendimi Sanatoryumdan çıkamaz hissettim ve çok büyüledim. Castrop'un Settenbrini ile olan diyaloglarının hemen hemen hepsinin altını çizdim ve mutlaka bir gün tekrar okuyacağım.
881 syf.
9/10 puan verdi
Paul Thomas Mann (1875-1955) eserini 1924 yılında yayımlamış. Yazar 1929 yılında Nobel Ödülü almış.
Kahramanımız Hamburg'lu genç gemi mühendisi Hans Castorp. Romanda zaman kavramı birçok bölümde açıkça tartışılmasının yanı sıra, zamanın o görece ve nesnel boyutları olayları sunuş yöntemi olarak kullanılmış.
Birinci Dünya Savaşı öncesinin yedi yılını kapsayan eser kültürel ve entelektüel anlamda oldukça yoğun bir içeriğe sahip.
Kim bilir hangi 'büyülü dağ'da yalıtılmış, hastalıklarımızla meşrulaştırdığımız hayatımızın lüksünü yaşamaktayız? Zamanın içsel ve dışsal boyutlarının olması gibi hayatın da içsel ve dışsal boyutları olduğunun ne kadar farkındayız?
Geçmişteki olayları, en ince ayrıntısına kadar hatırlarız da tarihini hatırlatmakta zorlanırız. Zaten tarih dediğimiz şeyi de biz yaratmadık mı, yılı, ayı, günü...
.
.
Thomas Mann bir zaman romanı der Büyülü Dağ için. Hans Castorp, kuzeni Joachim'i görmek için ziyaretçi olarak üç haftalığına gittiği sanatoryumda, hasta olarak yedi yıl kalır.
888 syf.
9/10 puan verdi
Bir “iç yolculuk” romanı olan Büyülü Dağ, Hans Castorp’un, farkındalık ve bilinçlenme yolunda, kendini eğitmedeki zorlu uğraşını anlatıyor.
Hans Castorp adlı bir mühendis okulunu bitirip işe başlamadan önce Davos'ta bir dağ köyündeki sanatoryumda yatmakta olan kuzeni Joacim'i zıyaret eder. Hans bu dağ sanatoryumundaki zaman kavramının şehirdeki zaman kavramından çok farklı olduğunu görür. Hayatın kıyısındaki, kendi değer sistemleri içinde, kaygısız, asude, gerilimsiz bu “yukarıdaki” bu hayat onu büyüler. Eski hayatına dönmek üzereyken kendisine de hastalık teşhisi konur ve bu zaman kavramından yoksun, dünyadan kopmuş, hastalık merkezli ortamın büyüsüne tutulur.
Tabiii kitap en basit anlatımıyla bu şekilde yorumlanabilir. Ancak anlatılmaz yaşanır diyebileceğim adı gibi büyülü bir kitaptı. İnanılmaz öğretici. Sürekli yeni bir şeyler öğreniyorsunuz ve bunu Thomas Mann in müthiş akıcı diliyle yapıyorsunuz. Kıtap 2 cilt yaklasık 900 sayfa bazen sıkılabilirsiniz, çünkü oldukça detaylı bir anlatım tekniğine sahip ama bunu bence okuyucuyu sıkmak için değil tüm okuyucu kıtlesinin anlaması için yapmıs.
Dilerim listenizde yer verirsiniz.
Dünya edebiyatının, Nobel ödülü almış bu önemli eserini onaltı gün gibi bir sürede ve büyük bir sabırla okuduğum için kendimi şanslı okurlar kategorisinde görüyorum.
Sabırla diyorum, çünkü edebi anlamda derinliği olan, belli bir tarihi altyapı isteyen, dini, felsefi, hermetik, pedagojik tartışmaların çok olduğu satırları okurken bu sabra fazlasıyla ihtiyaç var.
Yirminci yüzyılın başlarında insanlığın yaşadığı kitlesel anlamdaki ilk büyük savaşa doğru giderken Avrupa'da yaşanan sancılar, dünyanın yeniden şekillenmesine doğru giden toplum hareketleri, siyasal ve fikirsel değişimler; hastalıkları nedeniyle biraraya toplanmış ve çoğu ölümü bekleyen bir grup entelektüelin gözünden uzun tartışmalar ve diyaloglar halinde anlatılmış. Daha doğrusu yazar, yaşadığı döneme dair görüş ve gözlemlerini romanındaki kahramanları aracılığıyla okuruyla paylaşmış.
Roman için beğenip beğenmemek konusunda bir kıstas getiremeyeceğim. Bu tip romanlar için bu yaklaşımın yanlış olduğunu düşünüyorum. O yüzden sadece derin edebiyata meraklı, uzun okumaları seven gerçek okurlara tavsiye ediyorum. Çünkü bu kriterleri karşılayamıyorsanız okurken çok sıkılıp yarıda bırakabilirsiniz.
- çünkü zaman, hiç kesintiye uğramadan hep aynı akarsa, elimizden kaymaya başlar. .
uzun zamandır paylaşım yapmadığımın farkındayım, artık bir yerden başlamak gerektiğini düşündüm. mayısın başında başlayıp, 15inde bitirdiğimiz grup okuması olan Büyülü Dağ, zor bir kitap. bunu benden önce okuyan birçok kişinin yorumunda da
Birinci dünya savaşı öncesi Avrupası... Çeşitli kültürlerden, ülkelerden ve toplumlardan insanların mecburî bir arada bulunduğu bir senatoryum ortamı.
Thomas Mann, bu 1929 Nobel ödüllü şaheserinde toplumdan, siyasete, felsefeye, insan ilişkilerine, aşka ve metafiziğe kadar, hatta savaş fikrine değin muhteşem anlatımlar ile bir perspektif çiziyor.
Kitabın baş kahramanı "yazarın kendi deyimi ile" sıradan bir genç. Bu bağlamda kahramanın süreç içerisindeki duygu ve düşünce, karakter evrilimini de bize yansıtıyor.
Okunması gereken, birçok konuda sorgulatan düşündüren ve hatta günümüzdeki konularla da bağlantı kurabileceğimiz bir başyapıt.
Hikaye Hans Castrop isimli ana karakterin Davos'ta bulunan bir senatoryumda tedavi görmekte olan kuzeni Joachim'i ziyaret etmesiyle başlar. Üç hafta olarak planlanan ziyaret kendisinin de hasta olduğunu öğrenmesiyle süre yedi yıla uzar. Çocukluğundan beri gemilere ilgi duyan Hans bu konuda öğretim görerek gemi mühendisi olur ancak mesleğine başlayamadan senatoryuma gitmiştir.
Kitap aslında bir nevi otobiyografik eser olarak da görülebilir. Bu olayların benzeri aslında yazar Thomas Mann'in de başından geçmiştir. Mann, Hans Castrop gibi aslında senatoryuma bir arkadaşını ziyarete gitmiş ve Mann'in de hasta olduğu anlaşıldığından ona orda kalmasını önermelerine rağmen yazarımız oradan ayrılıp Büyülü Dağ'ı yazmayı seçer. Yaptığı seçimle de bize bu harika kitabı okuma şansı vermiş oldu.
12 yılda yazılan bu değerli kitabın birkaç cümleyle yorumunun yapılması hem imkansız hem de biraz haksızlık olacaktır. Ama kesinlikle okunması gereken kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim. Özellikle ikinci cildini daha keyifle okudum. Yer yer biyoloji, anatomi ya da başka konuları fazlaca uzattığını hissetsem de yapılan felsefi tartışmalar birkaç kere okumamı gerektirse de oldukça keyif verdi. Kesinlikle okunması gereken kitaplar arasında olduğunu düşünüyorum.