Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yüzyıla Damga Vuran Metinler

Çağdaş Marksizm Seçkisi

Bertell Ollman

Çağdaş Marksizm Seçkisi Sözleri ve Alıntıları

Çağdaş Marksizm Seçkisi sözleri ve alıntılarını, Çağdaş Marksizm Seçkisi kitap alıntılarını, Çağdaş Marksizm Seçkisi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu son derece önemli bilimsel bulgu birçok sonuca götürür; bu sonuçlardan biri, yüz yüze bulunduğumuz aba sorunun basitçe yoksulluğa son vermek değil, daha çok, eşitsizliği azaltmak olduğudur. Ikincisini çözmeden birincisini çözmek olanaksızdır. Başka bir sonuç da yoksulluğun, günde bir dolarla yaşayan insan sayısını saptayarak dünya çapında yoksulluk ölçümü yapan Dünya Bankası raporlarında yanlış olarak kabul edildiği gibi , salt kaynaklarla ilgili bir sorun olmadığıdır. Gerçek sorun, bir kez daha , mutlak kaynaklar değil, toplumsal mesafe ve kişilerin kendi kaynakları üzerindeki farklı denetim derecesidir. Üstelik bu durum her toplum için geçerlidir.
Sayfa 309Kitabı okudu
Tıpkı Platon'un Devlet adlı yapıtında Sokrates karakterinin, söylestigi kişilerin özgül niteliklerine ve kaygılarına doğrudan doğruya hitap etmeye çalışması gibi, Marx da , ikna etmek için, işçilerin doğrudan doğruya çıkarlarına hitap etmeye çalışır. Yeni bilgilere inandırmaya yönelik bu çaba , Sokrates'e göre, bireylerin ruhlarının dönüşerek yeni ve doğru bir düzene girmesini, Marx'a göre ise, Kapital'i okuyan ve kavrayan işçilerin her birinin tutumlarını ve faaliyetlerini yeniden düzene koyan yetiştirici bir eğitimi (Bildung'u) gerektirir. Marx'in düşüncesine gore, Kapital iyice ozumsendikten sonra , eylemsizlik, uzlasmacilik, reformculuk- bunların hiçbiri- artık mümkün değildir ( CI, 644,583,235); mümkün olan tek şey, isgununun kisaltilmasina odaklanma yoluyla sermayeye karşı çıkmaktır(CIII, 820).
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
Marx'in, olgunluk dönemine ait iki büyük yapıtında, kapitalist toplumu bütünlüğü içinde betimlemeye ve temel doğasını apaçık ortaya sermaye koyulduğu zaman, işe metaların cozumlemesiyle başlaması hiç de raslantı değildir. Çünkü insanlık tarihinin bu aşamasında, dönüp dolaşıp sonunda o sorunda dugumlenmeyen hiçbir mesele yoktur ve meta - yapısı bilmecesinin çözümünde bulunamayacak hiçbir çözüm yoktur. Elbette sorun, ancak Marx'in kendi cozumlemelerinde rastlanan derinliğe ve kapsama ulaşmayı başarırsa bu genellik derecesiyle irdelenebilir. Başka bir deyişle, meta sorunu yalitilarak ele alınmamalı, hatta iktisattaki merkezi sorun olarak dusunulmemeli, bütün yönleriyle kapitalist toplumun merkezi, yapısal sorunu olarak düşünülmelidir. Ancak böyle yapılırsa, meta-iliskileri yapısının, burjuva toplumunun tüm nesnel biçimlerini, yanı sıra da bunlara denk düşen tüm öznel biçimleri kapsayan bir model ortaya koyması sağlanabilir.
Meta, ancak bir bütün olarak toplumun tümel kategorisi haline geldiği zaman su katılmamış özüyle anlaşılabilir. Meta ilişkilerinin ürettiği seylesme ancak bu bağlamda, hem toplumun nesnel evrimi için hem de insanların ona karşı aldıkları tutum için belirleyici önem kazanır. Meta ancak o zaman insanın bilincinin bu seylesmeyi dışa vuran biçimlere tâbi kılınması için ve insanların süreci kavrama ya da yıkıcı sonuçlarına başkaldırarak, bu şekilde yaratılmış " ikinci doğa " ya kölelikten kendilerini kurtarma çabaları için yaşamsal hale gelir.
Modern makine çağı, on sekizinci yüzyıldaki üç devrimden doğdu: Sanayi Devrimi, Amerikan Devrimi ve Fransız Devrimi. Modern krizin belli başlı her sorununun tohumu o dönemde atıldı. Sanayileşmeyle birlikte ortaya çıkan çelişkilerin nihai gelişim aşamasını gerçekte ilk olarak şimdi yaşıyoruz. Çağımızın, doğumunda karşı karşıya geldiği çelişkileri çözmemiş olduğunun kanıtı, yaşamın kendisi kadar büyüktür. Tek Partili Totaliter Devlet, bu çelişkilerin en somut örneğidir .Ana sorun orta yerde duruyor: Insan özgür olabilir mi?
Bugünkü dünya krizinin toptanligi ve bütünsel bir değişimin gerekliliği, felsefeyi, toptan bir bakış açısını dayatıyor. O dönemde düşünce alanında gerçekleşen devrimleri, bugün, tarihin daha önceki herhangi bir döneminde gerceklesenlerden daha iyi anlayabiliriz. Sanayi Devrimi, eski feodal düzenin altını oymuştu .Insanların - iplik yapım ve eğirme makinelerinin, kok kömürüyle ergitilen demirin ve buhar makinesinin disiplini altında- harcadıkları emek, kapitalist için, altının keşfinden ve bakır bir Amerika kıtasının ticarete açılmasından daha büyük bir zenginlik yarattı. " Yeni dünyadaki sömürgeler "in kaybedilmesi bile, Ingiltere'de sanayi kapitalizminin gelişimini durduramadı. Kraliyetin ve eski feodal düzene bağlanmış çıkarların palazlanmaya yeni başlayan burjuvaziyi denetim altında tuttuğu geri durumdaki Fransa'da öyle olmadı.
Reklam
Ama bu , akılcı makineleşme ve hesap edilebilirlik ilkesinin, yaşamın her yanını sarmasını gerektirir. Tüketim maddeleri, artık, bir topluluk bünyesindeki ( örneğin bir köylü topluluğunda olduğu gibi) organik bir sürecin ürünleri olarak görünmez. Şimdi artık bunlar , bir yandan, tanım gereği diğer üyeleriyle özdeş olan bir türün soyut üyeleri olarak , öte yandan ise, sahip olunması ya da olunmaması akılcı hesaplamalara dayanan yalıtılmış nesneler olarak görünmeye başlar. " Özgür " işçi, ancak toplum yaşamının tümü böyle parçalanıp yalıtık meta mübadelesi edimlerine dönüştüğünde varlık kazanır; aynı zamanda da onun yazgısı, tüm toplumun tipik yazgısı haline gelir.
On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda mülk sahibi insanların , laissez-faire ( serbestlikci) bir hükümeti, yanı faaliyetlerini asgari düzeyde tutan bir hükümeti, yegledikleri sıklıkla öğretilir. Gerçekte ise onlar, devlete karşı değil, iş girişimleri üzerindeki devlet kısıtlamalarına karşıydılar. Sivil otoriteyi iktisadi işlerden uzaklaştırmayı hiç arzu etmediler, ama bu otoritenin mülkiyet çıkarları karşısında değil, o çıkarlar için çalışmasını sağlamayı arzu ettiler. Bunun anlamı, sıklıkla, yeni ve daha güçlü devlet oluşumlarına yönelmek zorunda kaldiklaridir.
Sayfa 267Kitabı okudu
Ama bu görüşler Marksist çevrelerde tartışmalı olduğu için, ilk önce, geçen çeyrek yüzyıl boyunca küresel kapitalizme ilişkin cozumlememize yol göstermeyi amaçlayan üç yöntemsel ve kuramsal onkabul belirlemek istiyorum .Sonra, bunlara dayanarak, söz konusu dönemde dünya kapitalizmine özelliğini veren çelişkili genişleme ve bunalım oluşumu süreciyle ilgili üç ana sav ileri süreceğim. Yöntemsel ve kuramsal onkabullerle başlayayım.
Sayfa 147Kitabı okudu
Nasyonal Sosyalist iktisadi sistemin doğasını anlamak için, mülkiyeti ile sözleşme arasındaki ilişkiye dair birkaç konuya değinmek yararlı olacaktır. Kapitalizm nedir? Kapitalizmi nasıl tanımlarız? Birçokları, kapitalizmi, ticaret ve sözleşme özgürlüğüyle, yani serbest rekabetle özdeşleştirir. Kspitalizm, serbest bir pazarda birbiriyle yarışan çok sayıdaki girişimcinin özgür girişimleriyle sürekli devam ettirilen bir ekonomi olarak tanımlanır . Dolayısıyla da gelişiminin bir evresiyle, yani rekabetçi kapitalizmle özdeşleştirilir. O evrede, serbest rekabetin ayırt edici özellik olduğu savunulur. Bu kapitalizm kuramı , çok önemli farklılıklar içermesine karşın, bir dereceye kadar klasik kuramdır.
Sayfa 287Kitabı okudu
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.