Gülistan, dirseğini koltuğun kenarına dayamış, elini yanağına koymuş, gönlünden kopan tatlı, pürüzsüz, zahmetsiz ruhani bir sesle okumaya başlamıştı. Sesinin havada dönen, kıvrılan her nağmesinden bir peri ruhu doğuyor, yüksele büyüye kanatlanıyor, dinleyenlerin yanaklarını öpüyor, göğüslerini okşuyordu.Gözlerinin önündeki perde perde karanlığı sıyırıyor, yerine damla damla ışık damlatıyordu.
Sayfa 36 - Akvaryum Yayınevi