Çanakkale Savaşı: Ateş Altında Komuta
Edward J. EricksonÖne Çıkan Çanakkale Savaşı: Ateş Altında Komuta Gönderileri
Öne Çıkan Çanakkale Savaşı: Ateş Altında Komuta kitaplarını, öne çıkan Çanakkale Savaşı: Ateş Altında Komuta sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Çanakkale Savaşı: Ateş Altında Komuta yazarlarını, öne çıkan Çanakkale Savaşı: Ateş Altında Komuta yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Üç Koltuk - Enver Paşa
Enver harbiye nazırlığına ek olarak başkomutan vekili ve Genelkurmay başkanı sıfatıyla ordu üzerindeki hakimiyetini pekiştirdi. Bu üç koltuk sayesinde Enver stratejik yönetimi ve politikayı belirleme, Genelkurmay'ı yönetme ve Osmanlı ordusunun harekatlarına komuta etme imkanına kavuştu. Bu iktidarın sarsıcı bir şekilde sadece tek bir kişinin elinde toplanması anlamına gelmekteydi, başka hiçbir ülkede hiç kimse böyle bir güce sahip değildi.
Sayfa 33 - İş KültürKitabı okudu
Savaşta risk almakla kumar oynamak arasında fark vardır. Komutan her iki durumda da ihtimalleri hesaplar, risk, işlerin kötü gitmesi halinde sonucu etkileyecek adımlar atmak suretiyle engellenebilir. Kumardaysa zarlar bir kez atıldıktan sonra sonucu etkilemek mümkün değildir.
Sayfa 299 - İş KültürKitabı okudu
giriş
Osmanlı ordusunun 1914'te eskisinden küçük ama daha güçlü olduğunu söylemek mümkündür. İtilaf devletleri işte bunu görememiş ve bu da onlara çok pahalıya mal olmuştu.
Sayfa 19 - İş KültürKitabı okudu
Çanakkale Savaşı: Ateş Altında KomutaEdward J. Erickson · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201918 okunma
Osmanlı Savaş Stratejisi
1915 Şubat'ında Osmanlı yönetimin başında bulunan üçlünün stratejik bir vizyonunun ya da tutarlı savaş hedeflerinin olmadığını söylemek hatalı olmayacaktır ayrıca imparatorluk, ordunun en iyi birliklerini Boğazlar'da boş oturturken aktif cephelerini seferber edilen ordunun yarısından az bir bölümüyle tutmaya çalışan bir yığınak planıyla savaşa girmişti.
Sayfa 1 - İş KültürKitabı okudu
Deniz saldırısının neden başarısız olduğu konusunda en güçlü analiz Profesör Arthut J. Marder'in kaleminden çıkmıştı. Şöyle diyordu Marde:
"Teknik açıdan, denizden saldıran taraf için asıl engel, mayın tarama gemilerinin son derece etkisiz kaldığı Darboğaz'daki mayınlı alanlar ile donanma toplarının asla susturamadığı, bunları koruyan toplardı. Durumun can alıcı noktası mayınlı alanlardı, çünkü eski savaş gemilerinin batması için tek bir mayına çarpmaları yeterliydi. Ancak mayın tarama faaliyeti devam ederken mayınlı alanları koruyan bataryalar üzerine baskı kurulabildiği takdirde sonuç alınabilirdi. Fakat savaş gemilerinin bunları saf dışı bırakmaları mümkün değildi. Uzun mesafeli veya aşırtmalı atış etkili olmadı. Etkili olabilmesi için gemilerin kıyı toplarının etrafını çevirip dövmesi gerekiyordu, ama mayınlar temizlenmeden bunu yapmak mümkün değildi. Dolayısıyla bir kısır döngü söz konusuydu."
Sayfa 105Kitabı okudu
Ufuk hattından yoğun Türk dalgaları akıyor...
Mustafa Kemal yaklaşık 16 taburu toplu halde ileri sürmüştü. İtilaf kuvvetlerine büyük bir darbe indirildi, Türkler bir insan dalgası hücumuna dönüşen bu taarruzla neredeyse tam bir sürpriz yapmıştı. Aspinall-Oglander "ufuk hattından yoğun Türk dalgalarının aktığını" yazmıştı. Osmanlı piyadesi İngiliz ve Yeni Zelanda hatlarına dalarken neredeyse hiç ateş etmiyor, süngünün şok etkisine güveniyordu.
Sayfa 338 - İş KültürKitabı okudu
Arıburnu Çıkarması
Arıburnu'nda Mustafa Kemal'in parlak taarruzları Anzak komutanlarını felce uğratarak gün ortasında savunmaya çekilmeye zorladı.
Sayfa 216 - İş KültürKitabı okudu
Harp Konseyi'ndeki İngiliz karar alıcılar Osmanlı İmparatorluğu'na karşı düşük maliyetli bir sefer düzenlemeye kararlı olup Akdeniz'e birinci sınıf kuvvet göndermeyi reddetmişlerdi. (...) Bunun nedeni Osmanlı ordusunun yetenek ve kapasitesinin felakete yol açacak kadar hafife alınmasıydı.
Sayfa 374Kitabı okudu
Açıkçası, İtilaf kuvvetlerinin deniz taaruzlarından ne önce ne de sonra boğaz savunmalarında herhangi bir "açık kapı" bulunmadığı gibi ciddi bir zafiyet dönemi de olmadı. 18 Mart öncesinde Carden'ın ya da de Robeck'in yahut 25 Nisan 1915 öncesinde de Robeck ve Hamilton'ın ellerindeki kuvvetle Çanakkale'yi kolayca geçebilecek güçte olduğu iddiasını doğrulayacak bir kanıt yoktur.
Sayfa 107Kitabı okudu