Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çanakkale'den Filistin Cephesine

Sarkis Torosyan

En Beğenilen Çanakkale'den Filistin Cephesine Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Çanakkale'den Filistin Cephesine sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Çanakkale'den Filistin Cephesine kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mustafa Kemal’in ordusu
“Bütün askerleriniz memleketlerine gitmeye mi hazırlanıyor?” diye sordum. Güldüler ve durumun hiç de böyle olmadığını söylediler. Askerler, Türkiye’nin yaralarını saracak, kaybettiği toprakları kısa sürede geri alacak kadar güçlü biri olan Mustafa Kemal’in ordusuna katılmak üzereydiler. “Düşmanımız olan İtilaf Kuvvetleri, şu anda en çok ihtiyaç duyduğumuz dostlarımız haline geldiler. Bizim açımızdan hadiseler güzel gelişiyor. Yüzbaşı, talihimiz döndü artık. Vaziyeti kavramak güç değil: Hepsi de Türkiye’yi yönetmeye pek meraklılar, fakat aralarında anlaşamıyorlar. Bu nedenle bize silah ve cephane veriyorlar. Bunlar, birbirlerine, bize güvendiklerinden daha az güveniyorlar. Türkiye’yi bir diğerinin eline terk etmektense, bizim elimize bırakmaya razı oluyorlar.”
Sayfa 278Kitabı okudu
Yıl 1917
"Musul’a intikalimizin iki hafta öncesinde Kumandan Halil Paşa, gıda olarak vergi toplanmasına karşı büyük kabilelerin başlattığı bir direnişle karşılaşmış, yüz elli askerini gerekirse zor kullanarak gıda maddesi toplamaları için göndermişti. Bu askerlerin hiçbiri dönmedi. Kabileler sonradan subayların başlarını çuvallara doldurup yolladılar."
Sayfa 215Kitabı okudu
Reklam
"Onlara tek bir şey öğretilmişti: Allah’ın onlara yazdığı alın yazısına tamamen inanarak bunu kayıtsız şartsız kabul etmeleri. Başka bir kadere sahip olamayacaklarına dair kör inançlarının biz subaylar için bir şans olduğuna inanıyordum."
Sayfa 185Kitabı okudu
Yalnızlık...
"Benim payıma mutlak ve can yakıcı bir yalnızlık düştü. Dünyam, insanların gölgelerinin sağa sola savrulduğu, benimse tek başıma öylece dikildiğim ıssız bir harabeye dönüştü."
Sayfa 184Kitabı okudu
"Ermeni tehciri sırasında, İttihatçılar “pis işlerini” yaptırmak için düzenli orduyu kullanamadılar. Bunun yerine, Ermeni kıyımında kullanmak amacıyla Teşkilat-ı Mahsusa’yı, çeteleri veya düpedüz sivil halkı devreye sokmak zorunda kaldılar. Bir anlamda, resmi devlet mekanizmasının yanı başında çalışan alternatif güç odaklarını yarattılar. Ve işte tam bu nedenle de “devlet adamı” olmaktan ziyade, “komitacı” olarak kaldılar. “Komitacılık” onların tercih ettiği bir şey olmaktan çok, formel devlet aygıtının gösterdiği direnç nedeniyle başvurmak zorunda kaldıkları bir eylem/yönetim biçimiydi."
Milliyetçilik
"İttihatçıların bu topraklarda yerleştirdiği siyaset geleneğinde “Türkçü” ve milliyetçi projeleri hayata geçirmenin tek yolu, malum projeleri İslami bir ambalaj ve komitacılıkla desteklenen bir eylem planı içinde kitlelere sunmaktan geçmektedir. Sonunda varılacak nokta, milliyetçi nitelikleri ağır basan bir hedef olsa bile, gidilen yolun güzergahı Müslüman mahallesinden geçmektedir."
Reklam
"Ermenilerden sadece inançları yüzünden değil, Türkiye’deki ticaretin büyük bir kısmında söz sahibi oldukları için de nefret ediyorlardı. Mübarek günlerinin cuma yerine pazar olmasından da hiç hazzetmiyorlardı. Yine de onları en çok rahatsız eden şey, Ermenilerin Türklerden çok daha zengin olmalarıydı. [Ermenilerin nüfus içindeki oranları ile] mukayeseli olarak çok az sayıdaki Ermeni paşa ve tüccarın bu kadar şanslı oldukları gerçeğini ise görmezden geliyorlardı."
Sayfa 179Kitabı okudu
Liman von Sanders’in raporundan - Yıl 1915
"Hali hazırda Türk ordusunda 300.000 asker kaçağı vardır. Bu kaçaklar, düşman safına geçen kimseler değildir; bunların büyük çoğunluğu, geriye, yani öz yurduna gidenlerdir; bunlar memlekette eşkıyalık yapıyorlar, yağma ediyorlar ve memleketi güvensiz bir hale koyuyorlar... Türk askeri, bilhassa Anadolulular, çok üstün bir vasıftadırlar. Bu askerlerle, iyi bakım ve iyi yedirip-içirme, esaslı talim ve terbiye, sakin ve emin kumanda ile en büyük başarılar elde edilebilir. Araplardan da büyük bir kısmında, bunların hizmetlerinin başında sert fakat adil muamele tatbik edilmek şartı ile, kullanılabilecek iyi asker yetiştirmek mümkündür. Türk Ordusunun birçok kısmında harp kudretinin düşmesindeki başlıca sebep, Türk Başkumandanlığınca tatbik edilen yersiz (yanlış) tedbirlerden ileri gelmiştir. Takriben iki yıldan beri kıtalardan büyük bir kısmına gerekli talim ve terbiye için zaman verilmemiştir."
"Alın yazısı, işin sonudur. Şans ise insanları sona sürükleyen rüzgardır. Her ikisi de esrarengizdir."
Sayfa 106Kitabı okudu
"İttihatçı/Kemalist siyaset geleneğinde Türkçü/milliyetçi politikaların hayata geçmesi çoğunlukla “din dolayımı”yla gerçekleşmiştir. İttihatçılar ve onların devamı olan Kemalistler, özünde “milliyetçi” bir projeyi devreye sokacakları zaman, ancak halkın samimi İslami hassasiyetlerini kullanarak bu projeyi kitlelere satabileceklerini çok iyi bilirler. Tek başına “Türklük” veya “Türkçülük” söyleminin istenen siyasal hareketliliği yaratmakta eksik kaldığının farkındadırlar. Bu çerçevede, “dinin siyasete alet edilmesinin” veya “dini duyguların sömürülmesinin” patenti İttihatçı/Kemalist siyaset geleneğinin tekelindedir. Eğer başka siyasi gelenekten gelen kadrolar dini siyasete alet ederlerse, İttihatçı/Kemalist geleneğin mensupları direnç gösterirler!"
36 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.