Hayat sürekli içine düşerek yaşadığımız bir yanılgıdan ibaret. Gördüklerimiz, gerçekleri çepeçevre kuşatan perdenin bize ulaşan yalancı yansımasından başka bir şey değil. Bu perdenin arkasında koskoca bir dünyanın dönüp dolaştığını çoğu zaman fark etmiyoruz bile. Onun bize bakan sahte yüzüne sorgusuz sualsiz inanmakla yetinmeyi nedense daha kolay buluyoruz.
Öyle bir çağda yaşıyorduk ki aramızda tenlerimizden daha kalın duvarlar vardı. Kendi içimizde bizden öte bir biz olduğunu bilirdik, ama bir başkasının teninden ötesine dokunabileceğimize inanamazdık.
"Bir kız çocuğuna kendisini değersiz hisettirmenin en kısa yolu, dünyaya başkalarına hizmet etmek için geldiğini, varlığının kendinden menkul bir değeri olmadığını ona doğduğu günden,hatta öncesinden beri aşılamak olsa gerek.."