Günümüz şartlarında kibirden uzaklaşıp tevazu sahibi olma düşüncesi gerçekçi olabilir mi?
Çok gerçekçi, çünkü neyi kibir yapacağız? Varlık yok ki. Olmayan varlıklara mı kibir yapacağız? Bizim mânevî büyüklerimizden öğrendiğimiz şu meâldedir: "Madde ehline çok fazla tevazu göstermeyin, anlamaz. Fakat mânâ ehline tevazu gösterin, anlar." Bu demektir ki cevap vermemiz gereken yerde cevap vereceğiz fakat içimizden varlığımızın olmadığını, ancak tecelli hâlinin söz konusu olduğunu bileceğiz. Bu durumda yegâne varlık olan Allah her eşyada yani vücutlarımız aynasında bir veya birkaç ismiyle görünüyor. Bu hayali görüntü, bizim hem kendimizi hem de başkalarını kuvvet-i kudret sahibi sanmamıza sebep oluyor. Öyleyse kime kibir yapacağız, yokuz ki. Ama çok kibirli birinin yanında da aşırı tevazu göstermek, müminin yapmaması gereken bir şey. Zîra bu da karşımızdakinin kibrini artırmaktan başka bir şeye yaramaz.
Biliyoruz ki başkasında gördüğümüz kötü huylar kendimize ait, o benim kopyam gibi karşımda, kendimi görüyorum... Onun için, başkasında gördüğümüz bütün kötü hasletler, bizim içimizde yatan gizli çirkinliklerin aynadaki akis gibi ortaya çıkışıdır.