Şövalyer,hayallerinin peşinden sürüklenmedikleri hiçbir işe kalkışmazlar. Onların güzel yanları da bu. Biz gerçekçiyiz. Gücümüzü, geçekçiliğin üzerine kuruyoruz. Onlar hayali seviyorlar. Dünyalarını hayallerin üstüne kuruyorlar.
“Kınama bizleri,ey tertemiz yaratıldığını söyleyen ahmak
Nerede görülmüş bir başkasının günahını bir başkasına yazmak
Biz ister iyi olalım, ister kötü, ilgilendirir mi sizleri
Sonuçta herkes kendi ektiğini biçer,sen kendine bak!”
Zafer Vaat Etmeyen Topraklar kitabının devamında bu kitabı da okudum... İlk kitapla karşılaştırma yaparsam ilk kitabı daha çok beğendiğimi söylemeliyim. Roman, Süleyman Çelebi ile başlıyor devamında Musa, İsa, Mehmet Çelebi ile kardeş kavgasının içinde buluyorsunuz kendinizi.
“Sen bana akıl vermeye kalkıyorsun. Sözlerin de, bakışların da, akıl vermek istediğini açıkça belli ediyor. Yaşlısın, baba, ata yadigârısın diye ses çıkarmıyorsam, bunun da bir sınırı var, değil mi?”