Araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu'nun Kızıldere olayını en yakın şahit Ertuğrul Kürkçünün ifadelerinden başlayarak cezaevinde yaptığı röportajlar ve mülakatlarla şiddet ve sol solun içindeki çeşitli fraksiyonların terörizme bakışacisini şiddetin sol ve marksizmle bağdaşıp bağdaşmadığı anlatılıyor. Bazı yerlerde çok sıkılsamda kitabı bitirdiğimde ve yıllardır aklımda mizacıma yansıtmaya çalıştığım şu söz kulaklarımı tırmalıyor: İncinsende incitme... Benim gözümde insan öldürmenin hiçbir akıllı gerekçesi olamaz...
Sürün çocukları dağlara
Özlemleri öfkeleri sürün dağlara
Bir gün göreceksiniz
Bir gün vurur yangını yüzlerinize
Sürün çocukları dağlara
Sürün ve sürdürün karanlığı
-Hasan Hüseyin
Eser Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'nın idamlarını önlemek için arkadaşları Mahir Çayan ve ekibinin İngiliz asıllı üç teknisyeni kaçırımaları ve onların ordu tarafından hunharca katledilmeleri ile başlıyor. O katliamdan sağ kurtulan tek kişi olan Ertuğrul Kürçkü ve diğer yoldaşların fikir ayrılıklarını ve geçmişte yapılanlara yönelik öz eleştirileri anlatan bir nefeste okunacak harika bir eser.
Dikkat spoiler içerir.
Mahir Çayan ve ekibinin 3 İngiliz askeri kaçırdıktan sonra Kızıldere'de kuşatılması ve çıkan çatışmada hepsinin ölü ele geçirilmesi ile sonuçlanan olayı önce devletin yani jandarmanın ağzından sonrasında da o olaydan tek sağ kurtulan isim olan Mahir Çayan'ın ekibinden Ertuğrul Kürkçü'den dinleyerek kitaba başlıyoruz. Sonrasında 12 Mart ve öncesinde Türk solunun durumu, gruplar arasındaki çatışmalar, sol olarak neyi beceremedikleri vb konular konuşuluyor. Yazarın yaptığı röportajlarda Yusuf Küpeli ile Mihri Belli arasındaki ideolojik çatışmalar, Mustafa Yalçıner'in yakalanmadan önce ve sonrasında Türk soluna bakış açısı, çıkan af yasası ve doğurduğu sakıncalı durumlar vb pek çok konu göz önüne seriliyor. Kızıldere olayındaki otopsi ve tespit raporlarına da yer verilen bu kitap her ne kadar yoğun hukuki terimler içerse de bir solukta okunan bir kitap.
Okuduğum ilk Uğur Mumcu kitabıydı. Dönemi iyi anlatan Uğur Mumcu'nun da ne kadar iyi bir araştırmacı gazeteci olduğunu yansıtan bir kitap. Kitaptaki herkesin ortak düşüncesi, düşüncelerin silahlı mücadeleden daha etkili olduğu.. Tavsiye ederim.