Cinnet Mustatili sözleri ve alıntılarını, Cinnet Mustatili kitap alıntılarını, Cinnet Mustatili en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Malatya zindanı mı?.. Ocak sonunda girdiğim ve Martın haftasında Ankara'ya gönderilmek üzere çıktığım bu zindanda tam 38 gece, 36 gün geçirdim. Korkmadan diyebilirim ki, bir insan bu müddeti, serbest hayatta, gün başına asır olarak yaşasa ve 38 asırboyunca başını bir yastığa koyup hayal etse, yine benim vardığım ıstırap kutuplarına eremez.
Malatya zindanı!.. Gûya «modern» bir bina olarak yapılmış ve şehrin ana caddelerinden biri üzerine oturtulmuş... Dışından malûm zindan manzaralarından fazla hiçbir kasvet duygusu vermiyor. Hattâ eksik diyebilirim; dışından verdiği kasavet, öbür zindanların verdiğinden hayli eksik... Fakat içi, bilhassa bize tahsis edilen hücre bakımından içi? Susunuz, susunuz; bana, anlatan ben değilmişim de sizmişsiniz gibi geliyor ve susmanızı rica ediyorum.
Sayfa 103 - BÜYÜK DOĞU YAYINLARI / MALATYA -Ateşin Kenarı-Kitabı okudu
Kırk günlük hapishane yevmiyesini tamamladıktan bir hafta sonra Malatya... Üsküdar hapishanesinde geçen bu son haftanın acılarından kimseye bir şey tattırmam. Orası Allahımla benim aramda ve mahrem... Yalnız şu kadarını söyleyebilirim: Korktuğum başıma geldi. Evvelce, Allaha dua ederek ve kullara yalvararak istediğim yalnızlık bana verilince, her
Çinlilerin bir işkencesi varmış... Hayalleri fevkalâde işlek olan bu millet, bilhassa işkencelerde korkunç buluşlara sahiptir. Şöyle bir işkence: İnsanın kafasını, içi yastıklarla yumuşatılmış, hiç acı vermeyen bir mengene içinde tesbit ederlermiş... Sonra kafanın bellibaşlı bir yerini traş ederler ve oraya saniye saniye damlayan bir musluktan,
Evvela gazeteler... O zaman da gazeteler bugünkü gibi aleyhimdeydi. İstanbul'a gelen "Neslişah" isimli bir prensesten güya para istemişim... Bir gazete bunu yazmış, ertesi günü de Prenses Valiye giderek haberi nefret ve şiddetle tekzip etmişti. Namussuzluğunu işleyen gazete, vaziyeti görünce ürkmüş, hatırımı almayı düşünmüş, bana bir muharririyle, kendi markasını taşıyan beşyüzlük bir paket sigara göndermişti. Nefretimden donmuştum. Hapishaneden çıkınca kendileri için şöyle yazmıştım "Sigaralarını kaatillere verdim, içmediler!"
Mâsiyetün evreset zillen ve iftikârâ
Hayrin min taati evreset izzen ve istikbârâ
(O günah ki, insanı küçültür, zillet ve iftikâra götürür; insanı büyüten ve kibre götüren taattan daha hayırlıdır.)
Tasavvuf büyükleri " yaş ağaçlar gibi haykıra haykıra, sızlana sızlana yanma; kuru ağaçlar gibi, sessiz ve şikâyetsiz, çatırtısız ve patırtısız, yan!" demişler... nerede o hal, nerede ben? Nasıl da yaşım, rutubetliyim, çiyim, vahşiyim?..