Futbol Yazıları Çizileri

Çizgi Açığı

Tanıl Bora

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Gakkoş Halayı
Zira baraj, ustaların nişancılığını biler. Baraja karşı kullanılan serbest atış, vuruş ustalığı için bir meydan okuma, bir nişancılık eğitimidir. Duvarla perdelenmiş kale, kabak gibi açık bir kaleden daha şehvet uyandırıcıdır, daha iyi konsantrasyon sağlar. Barajın berisindeki o cazip nokta, altın ışık gibi parlar frikik ustasının gözüne. Her halükârda, çaresiz bir dekora dönüşen baraj, golü daha güzel gösterir. Bazen de baraj sekiz gözlü taş köprü olur; top bacak aralarından, zıplayanların altından akar gider. O gol pek o kadar güzel görünmez, birçok futbol dilencisince ‘pis gol’ kategorisine sokulur. İntizam ve konsantrasyonu bozmak, surda bir gedik açmak amacıyla araya karışan rakiplerle itiş kakış, topun oyunda olmadığı anlara özgü bir düşük yoğunluklu dövüş sporudur. Hiçbir takım, kurduğu barajın, harcına deniz kumu karılmış inşaata dönüşmesini istemez, tepki gösterir. Kuyruğa kaynak yapanlarla bu münasebetsizlere tepki gösterenleri andıran itişme, futbolun ragbiyle ortak köklerini hatırlatan anlardandır. Baraj mühendisliği, kadastroyla başlar. Barajda örtünme sorununu unutmayalım. Ellerin incir yaprağı işlevi gördüğü o sahne, futbol pitoreskinin alâmetlerindendir. Dirseğiyle yüzüne siper edenler de oluyor. O zaman ister istemez, Erkan Goloğlu’ndan dinlediğim bir Karadeniz fıkrasını hatırlıyorum. Dereye girmesini fırsat bilen arkadaşlarının bütün giysilerini alıp kaçtığı delikanlı, edep yerlerini örterek evine doğru seğirtiyordur. Bir teyze seslenir: ‘Onlar herkeste var oğlum, yuzuni ort yuzuni!’
Reklam
Kadersizliğe yancı
Petrol tankerlerinin arkasına kırmızı bayrak takarlar, ‘tehlikeli madde taşıyor, dikkat!’ manasına. Rafineri bölgelerinde çok görürsünüz. Batman’da mesela. Erkan Goloğlu anlatmıştı. Batman Petrolspor’un bir maçında, kalkan bazı ofsayt bayraklarına sinirlenen bir taraftar, yan hakemi yerel referanslarla uyarma gereği duymuş; bu şekilde devam
Mahalle Maçı
Arsada, sokak arasında , meydanlık yerde , keza halı sahada maça tutuşanların bileşimine , görev bölümüne ve taktik anlayışına dikkat ettiniz mi hiç ? Kabız damgası yemiş olanlar veya yaşça küçükler, bulaşığa yollanırcasına kaleye ya da geriye geçirilir umumiyetle. Maçlar , iki takımdaki kendine hayran yeteneklilerin karşılıklı dripling ayinleriyle geçer.Uç durumda , karşılıklı iki hünerli ergenin şahsı düellosundan ibarettir, maç dediğiniz.Mürettebatın geri kalanı , çalım nesnelerine indirgenmiştir.Horozlar , saha boyu herkesi ipe dizerek slalom yapar , arada da birbirlerine çatıp kabarırlar.Kaza eseri ayağına top geçen garibanlar , onu behemal ustaya aktarmadıkları anda azarı , küfrü yerler.Uç olmayan durumlarda da katılımcılara , maç içinde çok geçmeden tesis edilen bir yetenek hiyerarşisine göre top sırası ve süresi gelir , haddi aşanlar yine azar yer.Umumiyetle
Sayfa 83 - İletişim Yayınları
Topçu milleti kimi zaman da toyluktan falan değil kasten ve taammüden fark cezbesine kapılır. 1970’lerin başlarında Mönchengladbach’ın Schalke’yi 11-0 yendiği maçı anlatırlar. Schalkeli futbolcu Friedel Rausch, Gladbach hücumcularından Laumen’e yalvarıyormuş: “Tanrı aşkına, artık daha atmayın.” Ama onlar durmuyorlarmış, zira Schalke’nin hocası Langner’in iki sene önce Gladbach’tan ayrılırken “Sapan beygirlerinden yarış atı yaratamazdım” diyerek kendilerini aşağılaması hâlâ hatırlarındaymış. İntikam! Gladbachlıların doymak bilmemesinde, hücum delisi hocaları mübarek Hennes Weisweiler’in payını ihmal etmemeli.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.