Yunancada melas siyah, khole ise safra (suyuk) anlamına gelir.
“Kara suyuk fazlalığı nedeniyle ruhun üzünce eğilimli olması, ya da daha geniş olarak görünür bir nedeni olmayan üzünç hali" olarak anlatılır.
Okşarken elleriyle verir zehrini usul usul... kimsenin vurulmadığı yerden vurulurum... Ey hissiyat, terk et bedenimi... Görüp göreceğim, bilip bileceğim seni terk edenlerin yorulmaksızın yaşıyor olduğudur.
En ince delilik, en ince bilgeliğin ürünü değildir de nedir? Nasıl ki en büyük dostluklar en büyük düşmanlıklardan doğar, ya da ölümcül hastalıklar bedenin dayanıklılığını artınr: ruhun rahatsız edici, manik, ender rastlanır bozukluklan için de aynı şey geçerlidir; delilikle bilgelik arasında ince bir çizgi vardır. İnsanların kaçıklıklanna baktığımızda, ruhumuzun en güçlü eylemlerinin delilikle nasıl örtüştüğünü görürüz. Kim bilmez ki delilik, özgür bir ruhun cesur çıkışlarıyla, yüce ve olağanüstü bir erdemin izleriyle yan yanadır.
Uyku sırasında bedende tutulan atıklardan arınmak için erken saatlerde uyanmak gerekir. Gece çalışmak için mum yakarak midenin işleyişini bozmak, sonra da sabah geç saatlerde uyuyup bu atıkların uzun süre bedende tutulması için bedeni zorlamak yapılabilecek en kötü şeydir. Bunun hem düşünce gücüne hem bedene çok zararlı olduğu konusunda tüm doktorlar hemfikirdir. Doğaya aykırı biçimde geceyi gündüz olarak, gündüzü de gece gibi kullananlar baykuş gibidirler - farkında olmadan baykuşları taklit ederler - gözleri adeta Güneşin altında kördür. Zihinlerinin, hakikatin ihtişamı altında parıldayan keskinliği de karanlıkta kalır.
Adalet nedir? Belki Aristoteles'te olduğu üzere denkleştirmek ve dağıtmaktan ibaret bir eylemsellik, belki Platon'un hatırlattığı üzere kendine ya kışanı yapmak noktasında görecelilikle sulandırılmış bir toplumsal erdemlilik kesişimi.