Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Maurice Merleau-Ponty

Cogito - Sayı 88

Cogito Dergisi

En Eski Cogito - Sayı 88 Gönderileri

En Eski Cogito - Sayı 88 kitaplarını, en eski Cogito - Sayı 88 sözleri ve alıntılarını, en eski Cogito - Sayı 88 yazarlarını, en eski Cogito - Sayı 88 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ekofenomenoloji doğaya dair en eski ve en derinlikli iki bakışı yeniden canlandırdı. İlki, Heraklitos’un meşhur fragmanında belirtilen “doğa gizlenmeyi sever” anlayışıdır.
İnsan bilimleri, halihazırda görüldüğü üzere, insanın doğal tutumdayken unuttuğu varlığım bir boyutunu ve bilginin bir tarzini, belirli yapılarla ve o yapıların kavranmasıyla birlikte yeniden bulmamızı sağlamaları bakımından metafizik veya doğa üstüdürler. Düşüncelerimizin içinde süzüldüğü, her bir parçasını, nesnel doğasını değiştirmeye gerek duymadan irademizde bulabildi ğimiz bir dünyanın ve bir zamanın mevcudiyetine inanmak bizim için doğaldır. Bilim, başlangıcında bu inamışı ele almış ve düzenlemiştir. Zira bilim, her zaman bütün bakış açılarının kendisinde toplandığı ve benzer şekilde bütün perspektiflerin geometraline sahip mutlak bir gözlemciyi varsayar. Fakat insan bilimleri (diğerlerinden söz etme gereği bile duymuyorum), insanın insana dair bilgisinin kaçınılmaz bir biçimde salt gözlem olmaktan ziyade, herkesin elinden geldiğince, başkalarının edimlerini, kendisinin olmayan bir deneyimin muğlak işaretlerini yeniden yaşayarak etkinleştirdiği ve üzerinde çok da du şünmeden, adeta usta bir piyanistin bilmediği bir besteyi yorumlaması gibi, hepsini bir araya getirdiği bir yapı tahsis eder- türlerin a priori'si, dil-altı şema veya bir medeniyetin ruhu gibi: Bunu, her hareketin veya her işlemin sebebinin ne olduğunu kendisi de tam bilmeden, kullanmakta olduğu bilgi tortuların bilinç düzeyine taşımadan yapar.
İnsandaki metafizikKitabı okudu
Reklam
Felsefi öz-bilinç, bilimin nesneleştirme çabalarını boşa çıkarmaz: Bu çabayı insani bir düzeyde sürdürür çünkü bilir ki, düşünce nihayetinde nesneleştirmektir: Bu düzeyde bir nesneleştirmeyi görmezden gelmenin imkansızlığının farkındadır ve birlikte-varoluşun en temelindeki bağlantıyı idrak etmemizi sağlar. Bilimsel bilgi ile, sürekli onun arkasını toplayan metafizik bilgi arasında bir rekabetten söz etmek imkansızdır. Felsefe olmadan, bilim ne konuştuğunu bilmez. Aynı şekilde, fenomenlerin yöntemli bir araştırması olmadan felsefe, formel hakikatlerden, yani hatalardan ibaret olurdu. Metafizik yapmak ne kendimizi her şeyden soyutladığımız bir bilgi dünyasına girmek ne de söz ettiğimiz gibi steril formülleri tekrar etmektir; metafizik yapmak, doğrudan kendi içindeki paradoksları test etmek, insanin oznelerarasılığının düzensiz işleyişini devamlı elden geçirmek, bilimin ele al diği fenomenlerin kendine özgü aşkınlığını ve tuhaflığını kendilerine geri fade edinceye kadar üzerlerinde düşünmeye çabalamaktır. Metodolojinin ortaya koyduğu tümeyarımın kelimenin tam manasıyla temelsiz olduğu ve düşüncenin, üstü kapalı bir biçimde en saf kanıtlarımızı oluşturan deneyim dizilerini yanında taşıdığı anlaşıldığında, şüphesiz, düşünüş ile tümevarım arasındaki klasik ayrımı gözden geçirmemiz ve kendimize, gerçekten de yalnızca iki tür bilmenin mi, yoksa açıklık ve tecrübesizliğin farklı düzeyleriyle beraber bir tür bilmenin mi olup olmadığını sormak zorundayız.
İnsandaki metafizikKitabı okudu
Her iki düşünür için de insanın dünyada varoluşu alışkanlığa bağlıdır. Alışkanlık "Merleau-Ponty'nin söylediği şekliyle "meçhul" [ananymous] ve Dewey için daima sessiz ve burada olandır". Dewey için alışkanlık bilinçdışı ya da bilinçaltıdır. Merleau-Ponty'nin kullandığı meçhul kavramı alışkanlığın nesnellik öncesi oluşuna dikkat çeker. Dewey gibi, Merleau-Ponty için de yönelimsellik bilişsel elementler içermez. Bu noktada, her iki düşünür için de deneyim önceliği ve deneyimin oluşu munda dolayımsız hisler ve algı ve dolayısıyla düşünüm-öncesi alışkanlık ve yönelimsellik arasında ortaklık görmek olanaklıdır. Bu nosyonlara dair ortak lik deneyimin nesnellik öncesi oluşunun kabulünde devam eder. Dewey için deneyimde "dolayımsız olan çözümleme-öncesidir ya da Merleau-Ponty'nin söylediği şekliyle "düşünüm öncesidir".Deneyim eyleminin ve bilincin, düşünüm-öncesi varlığının ifadesi her iki düşünür için de temeldir.
Aysun AydınKitabı okudu
Kayıp Zamanın İzinde
Kıpırdayamayacak kadar uyuşmuş olan bedenim, yorgunluğunun aldığı şekilden yola çıkarak uzuvlarının konumunu saptamaya çalışır, buna göre, duvarın yönü nü, eşyaların yerlerini anlamaya, içinde bulunduğu odayı yeniden oluşturmaya. isimlendirmeye çabalardı.
Didem Nur GüngörenKitabı okudu
24 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.