Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Laiklikten Sonra

Cogito - Sayı 94

Cogito Dergisi

Cogito - Sayı 94 Sözleri ve Alıntıları

Cogito - Sayı 94 sözleri ve alıntılarını, Cogito - Sayı 94 kitap alıntılarını, Cogito - Sayı 94 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkiye Modernleşmesinin Politik Teorisi / Besim F. Dellaloğlu
Türkiye’nin politik teolojisi Laisizm ile İslamizm arasındaki bir gerilim üzerine inşa edilmiştir. Buna bir tür tahterevalli diyebiliriz. Her biri diğerini provoke etmektedir. Laikliğin bir ideolojiye dönüşmesi yani laisizm, dindarlığı da siyasallaştırmıştır. Dinin siyasallaşması değil, dindarlığın siyasallaşması diyorum. Müslüman’ın İslamcıya dönüşmesi. Devletin bir sıfatının siyasallaşmasıyla, dindarlığın siyasallaşması düzenli bir biçimde birbirlerini üretmektedirler.
Sayfa 159Kitabı okudu
2002'den bu yana iktidarını sürdüren AKP'nin siyasal başarısını anlamlandırmak farklı açılardan söz konusu olabilir ve bu konuda son on yılda çokça eser literatüre kazandırılmıştır. Çalışma kapsamında sekülarizmin AKP dönemindeki karakterini analiz etmeye devam edersek partinin ortaya koyduğu ve aile, kadın, gençlik ve sosyal politika gibi başlıklarda dile getirdiği muhafazakâr popülist söylemin söz konusu başarıda payının büyük olduğunu söyleyebiliriz. İktidara geldiği ilk günlerden bu yana neoliberal değerlerle muhafazakâr ahlaki-İslam'ı harmanlamaya çalışan AKP'nin, bu bağlamda DP-AP-ANAP-RP çizgisinde devam ederek iktisadi kalkınmayı ve ortaya çıkardığı sonuçları muhafazakar değerlerle harmanlama projesindeki sürekliliği görebiliriz.
Sayfa 89 - Yapı Kredi Yayınları, 2019, Türkiye'de Sekülarizmin Ekonomi Politiği: Tarihsel ve Eleştirel Bir Analiz / Cemil BoyrazKitabı okudu
Reklam
Sonuç olarak, demokratik çağda seküler olmayan veya dışlayıcı olan rejimlerin işleyiş mantığı korkutucudur. Azınlık olanın kuraldışılığına göz yummak zordur. Söz konusu azınlıklar meşruiyetimize karşı yöneltilecek olan itirazın ebedi kaynağı konumundadırlar. Dahası, sayılarının artması halinde bu azınlıkların yönetimi devralıp rejimi dönüştürmeleri mümkündür. Azınlıkları sınırdışı etmenin cazibesi çok güçlü bir hale gelebilir. Halka özgü olan kapsayıcı tanımların ve diğer çağdaş biçimler arasında sekülarizmin kolaylaştırmaya çabaladığı, ortak kimlikler etrafında bir arada yaşama biçimlerinin noksanlığı, demokrasi mantığının etnik temizlik mantığına dönüşmesine yol açabilir.Hiyerarşinin sonu kendiliğinden liberalizmin şafağı anlamına gelmez. Aslında hiyerarşinin ölümü iddianın yükselmesi demektir: ya farklı grupların medeni koşullarda birlikte yaşaması mümkün olacaktır, ya da vahşiliğin yeni biçimleri türeyecektir. Modern çağda sekülarizmin bir tercih meselesi olmamasının anlamı tam olarak budur
Sayfa 25 - Yapı Kredi Yayınları, 2019, Sekülarizmin Biçimleri / Charles TaylorKitabı okudu
Türkiye Modernleşmesinin Politik Teorisi / Besim F. Dellaloğlu
Kemalizm laikliğin siyasallaşmasıdır. İslamcılık ise dindarlığın siyasallaşmasıdır. Ancak dindarlığın siyasallaşması zaten bir sekülerleşmedir. Dünyevi iktidara talip olmadan dindarlıklarını diledikleri gibi yaşayamayacakları düşüncesi/tecrübesi dindarları siyasallaştırmıştır. Bugün ise iktidara, güce, paraya, jipe siyaset üzerinden ulaşma imkanları onları sekülerleştirmektedir.
Sayfa 158Kitabı okudu
Hukuk hiçbir zaman şiddeti ortadan kaldırmayı amaçlamaz, zira hukukun amacı her zaman şiddeti düzenlemektir.
Talal AsadKitabı okudu
Türkiye Modernleşmesinin Politik Teolojisi / Besim F. Dellaloğlu
‘’Laik’’ siyasal bir kavramdır. Devletin, kamu erkinin bir sıfatıdır. Bireyi ve toplumu nitelemez. ‘’Seküler’’ ise toplumsal bir kavramdır. Bireyin ya da toplumun dinini, inancını, yaşama biçimini ya da din(ler)e karşı aldığı pozisyonu tarif eder. Bir anlamda ‘’laik’’ ve ‘’seküler’’ farklı eksenlerin kavramlarıdır.
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
AKP'nin yeni rejiminde milliyetçiliğin yeniden kurgulanmasında ve yeni bir güç kazanmasında 248 kişiyi öldüren 15 Temmuz 2016 darbesi çok önemli bir işlev gördü. Yeni bir ulusal / kurucu gün inşa etmek için 15 Temmuz güçlü bir vesile oldu. Sevr Antlaşması imgesinde kurgulanan "kutsal-kötülük" ve akabindeki "Kurtuluş"u sağlayan, Atatürk'ün kimliğinde somutlanan "kutsal-iyiliğin" oluşturduğu strateji içinde, bizzat bu stratejiye uygun taktiklerden beslenerek, "15 Temmuz'un korkunç ve akıl almaz kötülüğü" ve "destanı" inşa edilmeye çalışıldı. Tüm "devrimlerde" olduğu gibi, tarihin adeta yeni bir başlangıcı, adeta "sıfırıncı yılı" gibi lanse edilmeye çalışıldı. Bir bakıma "devrim" yapmış bir parti olarak AKP, her ne kadar "karşı-devrimini" Gezi olayları vesilesiyle bulmuş olsa da, "devrim anını" da 15 Temmuz vesilesiyle bulmuş oldu. Ve kamu kuruluşlarında KHK'larla yaptığı temizliğe ek olarak, "karşı-devrim"e karşı seferberliğini aradan altı yıl geçtikten sonra Gezi davasıyla somut bir hale getirdi.
Sayfa 188 - Yapı Kredi Yayınları, 2019, Türk Milliyetçiliğinin Daimi Kurucuları Olarak Din ve Sekülarizm / Ferhat KentelKitabı okudu
Türkiye Modernleşmesinin Politik Teorisi / Besim F. Dellaloğlu
Devlet, kendisi ‘’laik’’ olmak yerine toplumu laikleştirmeye çalışmıştır. Bu tam anlamıyla teoloji-politik bir karardır. Tıpkı ‘’dindar’’ nesiller yetiştirme kararı gibi! Meselenin devletin kararına dayanıyor olmasının bir göstergesi, bu konuların asla ‘’din ve vicdan hürriyeti’’ bağlamında tartışılmamasıdır. Bu meseleler Türkiye’de hep ‘’dinimizin gereği’’ ya da ‘’devletin bekası’’ bağlamında tartışılmıştır. Yani asla tartışılmamıştır çünkü bu kavramların gölgesinde sağlıklı bir tartışmanın vuku bulması mümkün değildir. Türkiye’nin politik teolojisi, kamusal müzakere üzerine kurulu değildir. Toplum, siyasi, ideolojik cemaatler ya da mahalleler halinde yapılanmıştır.
Sayfa 160Kitabı okudu
Türkiye Modernleşmesinin Politik Teorisi / Besim F. Dellaloğlu
Bu anlamda, örneğin Türkiye’de devletin laik olmasının turnusol kağıdı kadınların başını açması değildir. Alevilere ibadethane özgürlüğünün tanınmasıdır. Laik bir devlet yurttaşlarının öznelliklerini teolojik açıdan test edemez. Onlara eşit mesafede durur ve onların taleplerini tanır. Bunun böyle olmaması devletin ‘’makbul’’ inanç ve ‘’makbul olmayan’’ inanç gibi bir ayrıma göre hareket ettiğine işaret eder. Üstelik Alevilerin ibadethane olarak gördüğü cemevinin statüsü hakkında kararın ‘’Sünni ulema’’ya danışılarak verilmesi devletin ‘’laik’’olma özelliğini bütünüyle ortadan kaldırır.
Sayfa 155Kitabı okudu
Türk Usulü Laiklikte Din ve Sekülerlik Nerede Duruyor?
İsmail Kara: (...) Tekkelerle birlikte halk dindarlığın merkezlerinden biri olan türbeleri de kapatan bir adamın, Mustafa Kemal Paşa’nın anıt mezarı dün ve bugün bir türbe gibi çalışıyor. Politikacılar fraklarıyla, rektörler cüppeleriyle, vatandaş ve çocuklar da bayram kıyafetleriyle gidiyor, dileklerini arz ediyorlar. Gidenler çok farklı fikirlere ve konumlara sahipler ama bir türbeye, kutsal bir mekana gider gibi gidiyorlar ve öyle davranıyorlar.
Sayfa 115Kitabı okudu
28 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.