Bir toplumun bir problemi öngörememesinin bir diğer sebebi, yanlış anoloji ile mantık yürütmesidir. Bilmediğimiz bir durumla karşılaştığımızda, eski bildik anolojilere başvuruyoruz...
İspanyol bir keşif grubu, Pasifik’teki Santa Cruz Adası’na vardığında yerli halkı gerçekten etkileyen şey İspanyol gemileri, kılıçları, silahları ya da aynaları değil, kırmızı giysileriydi.
1950'lerin sonlarında İngiltere'de yaşarken İngiliz biyolog arkadaşlarım deneylerde kullandıkları laboratuvar farelerini aynı zamanda savaş zamanı kumanyalarını desteklemek için farklı tariflerde kullanıyordu.
Hutular ile Tutsiler arasındaki fark aslında genelde tarif edildiği kadar keskin değildir, iki grup aynı dili konuşur, aynı kiliselere, okullara ve barlara gider, aynı şeflerin yönettiği köylerde birlikte yaşar ve aynı iş yerlerinde çalışırdı. Hutular ve Tutsiler birbirleriyle evlenir ve (Belçikalıların kimlik kartlarını getirmesinden önce) bazen etnik kimliklerini dahi değiştirirlerdi.
Paskalya adasındakilerin sözlü geleneklerinde yamyamlığa ilişkin takıntılı anlatılar mevcut. Bir düşmanın yüzüne söylenebilecek en kışkırtıcı sözlerden biri şu şekilde:
''Annenin eti dişlerimin arasında kaldı.''
Kolonicilerin Hristiyanlığa geçişinin belki de en önemli sonucu, kendilerini görme biçimlerinin değişmesiydi. Bu durum bana, Britanya’nın 1788’de Avustralya kolonileri kurmasından uzun zaman sonra bile Avustralyalıların hâlâ kendilerini Asyalı ve Pasifik halkı olarak değil de denizaşırı Britanya toplumu olarak görmesini, 1915 yılında çok uzak bir yer olan Gelibolu’da, Avustralya’nın ulusal çıkarlarıyla hiç alakası olmayan bir yerde Britanyalılarla birlikte Türklere karşı savaşarak ölmeye hazır olmasını anımsatıyor.
Fransızlar salyangoz, kurbağa ve at yer; Yeni Gineliler fare, örümcek ve böcek larvası yer; Meksikalılar keçi yer, Polinezyalılar deniz halkalı kurtlarını yer. Bu besinlerin tamamı besleyici ve ( denerseniz görürsünüz ) lezzetlidir ancak birçok Amerikalı bu tür şeyleri yeme fikrine dahi katlanamaz.
İnsanlar protein bulmak için yamyamlığa yöneldiler. Yalnızca yeni ölenleri değil, önceden gömülmüş cesetleri de mezarlarından çıkarıp yemeye başladılar.