Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Çözülme

A. Kadir Konuk

Çözülme Sözleri ve Alıntıları

Çözülme sözleri ve alıntılarını, Çözülme kitap alıntılarını, Çözülme en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Düşmana tüm bilgiler bizim hatalarımızla ulaşır."
Savunduğu öğreti insanı sevmesini öğütlüyordu O'na. İnsanları sevmeliydi ama, hepsini mi? Hiç ayrım yapmayacak mıydı aralarında? Hitler'i Mussollini'yi Botha'yı, engizitörleri, modern işkencecileri, bilimi insanlığı yok etmek için kullananları sevebilir miydi? Onlar gerçek birer insan mıydı?
Sayfa 64 - Belge Yayınları, Birinci Baskı: Nisan 1988, İkinci BölümKitabı okudu
Reklam
"Öl. Çünkü ölümün bir çok insanın yaşamasına olanak sağlayacak."
"Bilgili insan korkularını korkutabilen insandır..."
Lanet olsun! Açlığını böyle belli etmesi utanç vericiydi. Sigarayı çok seviyordu. Tamam. Ama bunu bir zayıflık olarak kullanabileceklerini de düşünmeliydi. En azından reddedebilirdi. En azından daha az istekli çekebilirdi dumanı. Hiç içmese neydi? Ölecek miydi sigara içmeyince?.. Sigarayı çekti ağzından. Hemen fırlatıp atmak istedi. Atamadı. Bir süre elinde tuttu. İzmariti böyle uluorta atmak istemiyordu. Evde de böyleydi. Pencereden dışarı bile atmazdı izmariti. Yolda yürürken içtiği sigarayı ayakkabısının tabanında söndürür sonra uzun bir süre elinde taşır bir çöp bidonu bulursa, oraya atardı. Şimdi gözleri bağlıydı ve sigara izmaritini ne yapacağını şaşırmıştı. Sıkıntı içinde elinde çevirdi sigarayı.
Sayfa 57 - Belge Yayınları, Birinci Baskı: Nisan 1988, İkinci BölümKitabı okudu
EPİKUROS geldi aklına. "Ölümden neden korkuyorsunuz?.." diyordu Epikuros. "Siz varken ölüm yoktur. Ölüm varken de siz olmayacaksınız..."
Sayfa 66 - Belge Yayınları, Birinci Baskı: Nisan 1988, İkinci BölümKitabı okudu
Reklam
Ölüm doğaldı. Ama bu doğal olaya hazırlıklı mıydı kendisi. İlk defa "Neden ben" diye düşündü. "Ölüm için çok genç değil miyim? Yeterince yaşamadım ki." Yaşamanın, yeterliliği nerede başlıyordu peki? Hangi nokta nirengiydi? Hangi noktada "artık yeter" denmeliydi? Hangi noktada ölüm çağrılmalıydı?
Sayfa 66 - Belge Yayınları, Birinci Baskı: Nisan 1988, İkinci BölümKitabı okudu
İnsan düşünüyor, konuşuyor, sosyal bir varlık olarak yaşamını sürdürüyor, alet kullanıyor, ellerine beceriler kazandırmış, ayaklarının üstünde duruyor. İnsan ilkelken de bu özellikleri taşıyordu modern olduktan sonra da. Hepsi birbirine benziyordu insanların. Benzer davranışlar gösteriyorlardı benzer tepkilere. Ama yine de sormak gerekiyordu: Hepsi gerçek anlamda insan mıydı?
Sayfa 64 - Belge Yayınları, Birinci Baskı: Nisan 1988, İkinci BölümKitabı okudu
"Toplumun yanlış yönlendirilmesi sonucunda bazı meslek grupları aşağılanmış ve horlanmıştır. Bunlara verilecek en belirgin örneklerden biri ebelik ve hemşirelik meslekleridir. Kadının aşağılanmasının bir uzantısı olarak, bu meslekleri seçen kadınlara hep 'kolay' ve 'hafif' kadın gözü ile bakılmıştır, bakılmaktadır. Bu mesleklerde çalışan bir kaç kişinin toplumsal ahlâk kurallarıyla bağdaşmayan davranışları da bu yargıyı genel geçer bir kural haline sokmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki 'Toplumsal ahlâk kuralları' o toplumun yönetildiği siyasi rejimin damgasını her zaman taşır. Bu nedenle bazen toplumsal ahlâk kurallarına uymayan daha ileri ve uygar davranışlar bile suç sayılabilmektedir."
Sayfa 35 - Belge Yayınları, Birinci Baskı: Nisan 1988, Birinci Bölüm, IIIKitabı okudu
İnsanlar yaşamları boyunca girdikleri bütün kavgalardan galip ayrılamazlar. Yaşamda nedeni ne olursa olsun yenilgiler de vardır. Ônemli olan yenilgilerden dersler çıkarmak, yeni kavgalara girmeden önce­ yenilgiye neden olabilecek etkenleri yok edebilmektir. En büyük yara, en büyük silahın açtığı yara değildir. İnsanın kendi zayıflığı sonucu onurunda kendi elleriyle açtığı yara en büyük olandır ve onarılması oldukça zordur. Ama olanaksız değildir. Yeter ki o yarayı onarmak için gerekli çaba sarfedilsin.
Sayfa 5 - Belge Yayınları, Birinci Baskı: Nisan 1988, Birinci Bölüm, IKitabı okudu
Reklam
Derken okuduğu kitaplar yetmez oldu kendine. Herşeyin nedenini niçinini arar oldu. «Neden bize de vermemiş» diye sordu. «Niye vermedin ha» diye bağırdı karanlık gecelerde gökyüzüne. Pişman oldu. Af diledi. Sonra kitap parasının yetmediği bir günde yine sordu aynı soruyu «Niye vermedin ulan...» Sözünü geri almadı. Ondan sonra da ondan hiç bir şey istemedi. Kimin verip kimin aldığını biliyordu artık. Kimlerin, kimlerin sırtından kazandığını ve kimlerin neden hep başarılı olduğunu. «Değiştirmek gerek» dedi bir dostu. Değiştirmekte nasıl? Düştü bunun arayışı içine. Bir kitap ders için okuduysa, beş kitap değiştirmek için okudu herşeyi. Okuduğu her beş kitaptan beşine de yasak koyuyordu birileri. Nedenini sordu. Korkuyorlar diye buldu nedenini. Niye? Balla peynir kaybolmasın diye... Aklına sadece bal peynir geliyordu. Oysa bir gün gördü neler neler olduğunu... İyice alevlendi yüreği. «Yıkmak gerek» dedi. «Kökünden yok etmek.»
Yanlış anlaşılmaktan korkar kimileri de. Ama kime neye göre bu yanlış. Kolayı var. Düşüncelerini daha açık ve belirgin bir biçimde anlatmaya, çelişkilerden arındırmaya çalışmak daha iyi değil mi? Açık ol! Sen ne kadar açık olursan ol seni yine yanlış anlayanlar olacaktır. İnsanların hepsi dostun değil ya. Ve insanların hepsi aynı kavrayışa sahip değil. Tüm açıklığımıza karşın yine de bizi yanlış anlayanlar oluyorsa suç kimin?
Sayfa 62 - Belge Yayınları, Birinci Baskı: Nisan 1988, İkinci BölümKitabı okudu
Karanlığın yarattığı bir korku vardı. Karanlıktan korkmak hemen hemen her insanın çocukluğunda yaşadığı bir duygudur. Karanlık, hep kötü şeylerin kucaklayıcısı, gizleyicisi, koruyucusu olarak tanınır. Masalların tüm kötü yaratıkları karanlıklar içinde kendilerini gösterirler. Cinler, ecinniler, hortlaklar, ecüş mecüşler, hep gecenin içinden gelirler. Ve hepsi de insanlara zarar vermek için "var" dırlar. Ve her çocuk onların gerçekten var olduğunu sanarak büyür. Onların gerçekte var olmadıklarını öğrendikleri zaman karanlıktan korkmaz olurlar. Ama gecenin o herşeyi örten, gizleyen, kapladığı şeylere esrarlı bir hava kazandıran karanlığı her zaman içlerini ürpertir yine.
Sayfa 60 - Belge Yayınları, Birinci Baskı: Nisan 1988, İkinci BölümKitabı okudu