Kırklı yaşlardaki Balkan, bir gazetede habercilik yapan, askerlik sonrası travmaları ile hala başa çıkmakta zorlanan, bekar bir baba. Hayat, olağan akışında devam ederken, gazetede karşısına çıkan Benan'la bambaşka bir ivme kazanıyor. Birlikteliklerinde herşey yolunda giderken Balkan'ın kıskançlıkları sonucunda bir gün ansızın Benan ortadan kayboluyor. Hatasını anlayan Balkan ise Benan'ın peşine düşüyor. Bir yanda yaşadığı askerlik sanrıları, diğer yanda Benan'la ilgili öğrendiği gerçekler... Bir insanı hatasıyla, günahıyla, sevabıyla kabul etmek mümkün mü? Mümkünse bile önce o insanın kim olduğunu öğrenmek gerekmez mi?
Anlatıcının aynı zamanda baş karakter olduğu kitap, yazarın sanırım ilk tarihi kurgu 'olmayan' romanı Kitapta dikkat çeken başarılı psikolojik tahlillerin yanısıra, kimi zaman okuru düşünmeye ve sorgulamaya sevk eden konular da var. Mesela ben şunu hiç anlamam; bir insanı tanımış ve tanıdığımız haliyle sevmişsek, neden birlikte olmaya başladıktan sonra onu değiştirmeye çalışırız? Bu bana son derece tutarsız ve sağlıksız gelen bir davranış biçimi.
Velhasıl duru bir dille yazılmış kitabı severek okudum