Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çuvala Doldurulmuş Kediler

Aziz Nesin

Çuvala Doldurulmuş Kediler Sözleri ve Alıntıları

Çuvala Doldurulmuş Kediler sözleri ve alıntılarını, Çuvala Doldurulmuş Kediler kitap alıntılarını, Çuvala Doldurulmuş Kediler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şaşıyorum kendime; sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yazmışım, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi okumuşum, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmışım ve sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamışım...
İnsanlar bu kanlı boğuşmalarına iki kutsal ve yüce kavramı gerekçe olarak gösteriyorlar: Biri dinsel bağnazlık, biri de ulusal bağnazlık. İnsanlık, bilim, uygarlık ve özgürlük uğruna gele gele geldi, yeniden eski çıkmaza girdi: Din köktenciliği ve köktenci milliyetçilik.
Reklam
İnsan hakları kavramını algılamak bir duyarlılık sorunudur. Bir kişinin buyruğuyla ellerinden bütün taşınmazlar alınan ve bunun insan haklarının çiğnenmesi olduğunu algılayıp tepki göstermeyen (gösteremeyen) insanların insan haklarının çiğnendiğini anlayabilmeleri için dışkı yedirilmeleri, uygunsuz yerlerine cop sokulmaları, birbirini sapık cinsel ilişkiye zorlanmaları, kurşunlanıp derelere atılmaları, ortaçağda bile görülmemiş işkencelere uğratılmaları gerekiyor ki ancak o zaman canları yanıp da insan haklarının çiğnendiğini anlayabilsinler. Ancak o zaman, 'Bu kadarı da olmaz!" diyoruz. " Bu kadarı da olmaz!" demek, " Bu kadarına kadar olanlar olabilir!" demektir. Bu kadarına kadar olabilirse, bu kadarı da, hatta daha çoğu da olabilecek demektir.
Sayfa 129
Hiç görevi ve işlevi insan haklarını korumak olan devletin özkendisi yurttaşı olan bireylerin insan haklarını çiğner mi, böyle saçma şey olur mu? Evet, benim yurdumda böyle saçma şey tarih boyunca olmuş, bugün de oluyor, şimdi de olmaktadır.
Herhangibir dinin kurallarına aykırı davranışlar arttıkça o dinden olanlar daha çok dindarlık taslar ve daha çok dindar görünmeye çalışırlar. Nitekim günümüzde Müslümanlık bu durumdadır. Atatürkçülüğün durumu da böyle. Atatürk'ün yaptıklarının hiçbirinin yapılmadığı ama yapmadıklarının hepsinin yapıldığı son otuz yılda daha çok Atatürkçülük diye bağırılmış, köylere kasabalara daha çok Atatürk büstü yerleştirilmiş Yeşilköy Havaalanı'nın adı Atatürk Havaalanı' na çevrilmiştir. Ulusal bağımsızlığın yitirildiği, ulusal onurun ençok çiğnendiği dönemlerde de, bugün Türkiye'de olduğu gibi, ençok milliyetçilik bağnazlığı yürütülür. Türkiye'de aşırı milliyetçilik akımının sağlandığı dönemler, ulusal bağımsızlığın yitirildiği dönemler olmuştur.
En büyük devletleri temsil eden politikacı ve yöneticiler, gizli insan hakları ihlalcileri olarak kaldıkça, bu çarpık düzenin değişebileceğine inanmıyorum.
Reklam
Yurdumuzu can güvenliği olmayan bir cehenneme çevirmiş olmaları mıdır kurulu düzen dedikleri?
Çoğunluğu düşünmeyen, düşünmesini de bilmeyen insanların düşünce özgürlüğü, düşüncesini açıklama gereksinmesi de olmaz elbette. Olmayan şeyin nesini açıklayacak, niçin böyle bir gereksinme duyacak?
Çok kez değerli atasözlerimiz ve zengin deyimlerimiz bizi uzun sözlerden, açıklamalardan kurtarır. Örneğin düşünmek konusunda çok kullandığımız, hepimizin bildiği şöyle bir atasözümüz vardır: "Düşün düşün boktur işin." Ne denli düşünürsen düşün, işin hep sarpa saracağını, hep çıkmaza gireceğini anlatan bu atasözüne göre, düşünmenin düşünene hiçbir yararı olmaz.
Biz Türklerin geleneğinde vardır parçalanmak. Ünlü Kırgız yazarı Cengiz Aytmatov bigün geldi bana, “Yahu,” dedi, “bizim orda bir Kırgız Yahudisi var, Türkleri domuz kılına benzetti. Biz gerçekten de domuz kılına benziyoruz.” Kırgız Yahudisinin bizi neden domuz kılına benzettiğini anlamadım. Aytmatov anlattı sonra: “Her hayvanın kılından,” dedi, “kumaş olur, yani kılları yanyana gelir. Bitek domuz kılı yanyana gelmez, domuz kılından kumaş olmaz.”
Reklam
Hiç mi umut yok? Hiç mi aydınlık yok? Sayıları az da olsa gerçekleri gören, olayların nedenlerini araştıranlar bulundukça, umut da vardır. En büyük yangınları bile küçücük kıvılcımlar çıkarır. Umuttan başka umarımız da yok. Başarı, bize ve daha çok bizden sonraki kuşaklara düşüyor.
Şaşıyorum kendime; sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamışım...
Türk insanının bugün düştüğü utanç verici durumu görmemek olanaksız. Hepimiz bunda suçluyuz.
‘Karmakarışık olduk. Öyle bir ortam ki yumuşacık, sessiz sedasız, çalışanları gık demeyecek, ses çıkarmayacak, koşullarına karşı gelmeyecek, üstüne üstlük bir de sömürene teşekkür edecek.’
İnsanlar hayvanları hayvanlıkları için değil, kendileri için severler, kendi erinçleri için. Sonuç olarak hayvan hakkını korumak, insan hakkını korumak oluyor.
70 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.