"Zihin bütün yıkıntıların bıraktığı izleri unutmuyor, onların, biçimlerini değiştirerek sıkıntılı bir rüya ya da karabasan biçiminde, aradan onyıllar geçse de sunuyordu. 'Hepsinden kurtulmak ölüm mü acaba?' diye düşündü. Ya kurtulmadan yaşamak? O neydi?"
Fransız yazarların deyimiyle bir Anti- Roman daha okuyoruz Demir Özlü kaleminden. Ki haklılık payı yok değil . klasik roman literatüründen başka bir tat olduğu kesin... Ki yazar ve arkadaşları ise "Yeni Roman" adını veriyorlar bu özgün fikir akımına...
Özetle ; "her yaptığınız kentteki/ sokaktaki/mekandaki davranışları edebiyatlastirin" deselerdi neler yapardınız? İşte Demir Özlü bunu yapmış bu kitabında...
Birgün okursanız keyifle okuyun...
"Oturduğumuz tahta ev yok anne" dedi. "Ama yandaki tahta evi kapısından tanıdım. O büyük ev aynen duruyor. Karşıdaki hamam da."
Annesi dalgın bir gülümseme ile :
"Burdur" dedi. "Demek Burdur' a gittin."