Deliliğin İmalatı
Thomas SzaszSayfa Sayısına Göre Deliliğin İmalatı Sözleri ve Alıntıları
Sayfa Sayısına Göre Deliliğin İmalatı sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Deliliğin İmalatı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Önsöz-den..
Yazarlık çetin bir iştir. Yazarın kaçınılmaz görevi tarihi yapanlara değil, tarihin kurbanlarına hizmet etmektir.
(Albert Camus)
Sayfa 15 - Yerdeniz YayınlarıKitabı okudu
Psikiyatrinin cadı avcılığının gözden düşmesiyle ortaya çıktığı konusunda Sigerist gibi düşünen tıp tarihçileriyle aynı fikirde olmama rağmen, kuramım onlarınkiyle taban tabana zıt. Tıp tarihçileri psikiyatrinin cadı ve büyücü sanılan kişilerin akıl hastası olduklarının anlaşılmasıyla geliştiğini söylüyorlar. Bense bu değişimin dini ideolojinin yerini alan bilimsel ideolojinin gerek duyduğu bir terim değişikliği olduğunu düşünüyorum. Dinin tahtına tıp oturunca, Engizisyonun yerini klinik almış, cadının rolünü de deli üstlenmiştir. Sonuç, bir kitle hareketinin dini bırakıp tıbba sarılması ve artık kafirin değil akıl hastasının canına kastetmesi olmuştur.
Sayfa 20 - Yerdeniz YayınlarıKitabı okudu
İnsani ve ahlâki değerler kişiden kişiye zamanla değişir.
Sayfa 26
Her kelimenin bir hikayesi vardır. Birçok sosyoloğun 'anormal' teriminin kişi ve grupları kötülemediğini ısrarla ileri sürmesine rağmen kelimenin aşağılayıcı bir tarafı olduğu yadsınamaz. Bunda sosyologların da payı vardır. Uyuşturucu bağımlıları ve eşcinsellerin 'anormal' oldukları her fırsatta vurgulanırken, olimpiyat şampiyonlarına ve Nobel ödülü kazananlara 'anormal' denmiyor. Çok zengin, Çok yetenekli ya da ünlü oldukları için hayranlık duyulan kişilere nadiren rastlandığı halde onların normlardan saptıkları düşünülmüyor. Yoksulluk gibi tercih edilmeyen özellikleri olan, pazarlanabilir bir becerisi ya da unvanı olmayan kişilerin anormalliği çok daha kolay kabul ediliyor.
Sayfa 27 - Yerdeniz Yayınları Çeviren: Gözde Genç
Her kelimenin bir hikayesi vardır. Birçok sosyologun 'anormal' teriminin kişi ve grupları kötülemediğini ısrarla ileri sürmesine rağmen kelimenin aşağılayıcı bir tarafı olduğu yadsınamaz. Bunda sosyologların da payı vardır. Uyuşturucu bağımlıları ve eşcinsellerin 'anormal' oldukları her fırsatta vurgulanırken, Olimpiyat şampiyonlarına ve Nobel Ödülü kazananlara 'anormal' denmiyor. Çok zengin, çok yetenekli ya da ünlü oldukları için hayranlık duyulan kişilere nadiren rastlandığı halde onların normlardan saptıkları düşünülmüyor. Yoksulluk gibi tercih edilmeyen özellikleri olan, pazarlanabilir bir becerisi ya da unvanı olmayan kişilerin anormalliği çok daha kolay kabul ediliyor.
Sayfa 27 - Yerdeniz YayınlarıKitabı okudu
Rolleri toplum üretir. Haliyle toplumsal bir rolde sapma göstermek toplumun gelenek ve kanunları çerçevesinde değerlendirilir. Homoseksüel, çoğunluk heteroseksüel olduğu; ateist, çoğunluk tanrıya inandığı ya da inanır göründüğü için anormaldir.
Sayfa 28 - Yerdeniz Yayınları Çeviren: Gözde Genç
Peki, ne tür bir sapma akıl hastalığı olarak kabul edilmelidir? Herhalde psikiyatrinin belirlediği ve uymak zorunda bırakıldığımız aklıselimlik yasalarına uymayan davranışlardır.
Sayfa 30
Papa ve Kral herkes gibi yargılanmalıdır. Nasıl oluyor da onların asla hata yapmayacağını varsayıyoruz? Bir şey varsayılacaksa o da gücü elinde tutanlara karşıt oları fikirler olmalıdır, üstelik iktidar ne kadar güçlüyse karşıtlarının tepkisi de o kadar büyüktür. Yasal sorumluluğu ele geçirme arzumuzun yerine tarihe karşı olan sorumluluğumuzu koymamızın zamanı gelmiştir.
Lord Acton
Sayfa 32
Hali tavrı çevresindekilerden farklı olan insanlar her zaman gizemli ya da tehlikeli bulunmuş..
Sayfa 33 - Yerdeniz YayınlarıKitabı okudu
Ateistlere, vatan haini ve fetöcü demek gibi :)
Ortaçağ tarihçisi Walter Ullman "Kafirlik, yasaların koyduğu ve koruduğu bir inanca karşı görüşlerin toplum önünde beyan
edilmesidir. Gratian'ın Decretum'unda (Buyruk) da belirtildiği gibi, bunun bir suç addedilmesinin asıl nedeni ulvi
meselelerde herkesçe kabul gören seçkin fikirlerin yerine kişinin kendi görüşlerini koyup bunlara inanmakla gösterdiği küstahlıktır. Bu nedenle kafirin suçu sadece papalığın gösterdiği doğru yoldan sapması değil, Tanrının inayetiyle hükmetmekte olan krala da başkaldırrruş olmasıdır."
Sayfa 34
Bu gün arkamıza yaslanııp bir birey ve vatandaş olarak doğduğumuz günden beri sahip olduğumuz konumu benimsemek kolaydır, ama her zaman böyle olmadı.
Ortaçağ'ın büyük bölümünde, bin yıldan bahsediyoruz, vatandaşlık diye bir hak yoktu.
Sayfa 36 - Yerdeniz YayınlarıKitabı okudu
Vatandaşlıkları için çok uğraşarak bu günlere geldiler, örnek almıyoruz
Ullman'a bakılırsa "Feodal sözleşmenin ilkeleri topluma 'tepeden' inmedi, toplumsal ihtiyaçlar arttıkça durum giderek daha vahim bir hal aldı ve sonunda bıçak kemiğe dayandı." Tarihçiler Batıda anayasanın oluşumunun ve toplum içinde kaybolmuş bireyin ayakları üzerinde doğruluşunun tohumlarının on ikinci yüzyıl sonlarıyla on üçüncü yüzyıl başlarında atıldığı kanaatindedir. Bugün arkamıza yaslanıp bir birey ve vatandaş olarak doğduğumuz günden beri sahip olduğumuz konumu benimsemek kolaydır, ama her zaman böyle olmadı. Ortaçağ'm büyük bölümünde, bin yıldan bahsediyoruz, vatandaşlık diye bir hak yoktu.
Sayfa 36
Sanki böyle bir geçmişleri yokmuş gibi Hitler'den nefret ediyorlar :D
Kötü giden hasattan salgınlara kadar bütün tersliklerden cadıları ve Yahudileri sorumlu tutma adeti on üçüncü yüzyılda baş gösterdi; toplumun refahı için katledilmeleri toplumsal bir uygulamaya dönüştü.
Sayfa 36
Krallar, iktidarı kaybetme korkusuyla baskılarını artırırken güç sahibinin himayesini kaybetmekten korkan halk daha fazla boyun eğdi.
Sayfa 36
İsa'nın erkek olduğunun kanıtı yok, ya İsa kadın ise? :D
Cadılar genellikle kadınlardan çıkardı, çünkü 'bütün Şeytani işler şehvetten kaynaklanır ve kadınların şehveti doymak bilmez'di. Erkekler bu illette karşı daha korunaklıydı çünkü İsa da erkekti. "Kutsal Efendimiz erkek ırkını bu büyük günahtan korudu, çünkü O dünyaya bizim günahlarımızı üstlenmek için geldi. Bu yüzden bize bu ayrıcalığı bağışladı."
Sayfa 39