Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Deri Ticareti Serüvenleri

Dylan Thomas

Deri Ticareti Serüvenleri Gönderileri

Deri Ticareti Serüvenleri kitaplarını, Deri Ticareti Serüvenleri sözleri ve alıntılarını, Deri Ticareti Serüvenleri yazarlarını, Deri Ticareti Serüvenleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Onun canını yakıyorsa kendi acısını gizlemek için yakıyordu.”
“Tek bildiğim buradayım ve nereye gideceğimi bilmiyorum. Nereye gideceğimi bilmek de istemiyorum.”
Reklam
«O belki de sizin için İsa'nın son yemekte kullandığı kupa gibi kutsal bir şeydir. Ne demek istediğimi anliyorsunuz. Bulmayı ülkü edindiğiniz bir şey.»>>(...)ben de böyle duygular içindeydim. Yıllar yıllar önce. Bulmam gereken bir şey varmış duygusu içindeydim. Bunu açıklayamam. Hemen köşenin ardında saklı bir şey. Aradım, aradım.
148 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
''Şair''den önce, ''Şiir'' olmak, böyle bir şey sanırım. Keşke şiirleri de çevrilmiş olsaydı Dylan Thomas'ın. Çevrilmiş bir şiirini şuraya bırakayım. * Ölüme Kalmayacaktır Bu Dünya * Ölüme kalmayacaktır bu dünya. Çırılçıplak ölüler Aydaki rüzgardaki adamdan olacaktır; Kemikleri tertemiz ve tertemiz
Deri Ticareti Serüvenleri
Deri Ticareti SerüvenleriDylan Thomas · Telos Yayınları · 19916 okunma
Entari:
''Kadından doğma insanoğlunun gecesi yoktur, dedi deli.''
Sayfa 132Kitabı okudu
Konuk:
''Ah, usulca bırakabilsem kendimi yere, usulca -----koyabilsem başımı. Usulca uyusam ölümün uykusunu, usulca duysam -----sesini. Akşam saati bahçede yürürken Yaradan.''
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Konuk:
''Birtakım serin sözcükler düşündü, bir gölün dibinde boy atmış bir zeytin ağacı için bir dize kurdu. Ama ağaç, sözcüklerden oluşan bir ağaçtı, gölse bir başka sözcükle uyak yapıyordu.''
Sayfa 124Kitabı okudu
Konuk:
''Güneşin altında kendi adından daha uzak bir şey yoktu, şiir, bir fasulye sırığının ipine dizilmiş sözcüklerdi. Dudaklarıyla küçük bir ses tonu biçimledi ve bir sözcük söyledi. Ölüler için yarın yoktu. Bir dahaki akşamdan, o akşamın uykusundan sonra yaşamın, bir tabutun çatlaklarından dışarı fırlayan bir çiçek gibi fışkıracağını düşünemiyordu.''
Sayfa 121Kitabı okudu
Konuk:
''Aylar, yılların kilometrelerce içlerine akmış, kuru günlerin dairesi tamamlanmıştı.''
Sayfa 120Kitabı okudu
Ağaç:
''Tanrı tuhaf ağaçların içinde büyür, dedi yaşlı adam. Onun ağaçları gelir, tuhaf yerlerde dururlar. Adam çarmıhın yedi evresinin öyküsünü anlatırken, ağaç, çocuğa dallarını sallıyordu. Bir havarinin sesi yükseliyordu katranlı ciğerlerden. Sonra onu bir ağaca dayadılar, kanından ayaklarından çivilediler. Mürver ağacının gövdesinde öğle güneşinin kanı vardı, kabuğunu lekelemişti.''
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Ağaç:
''..onun Tanrısı şu elma biçimli dünyada tıpkı bir ağaç gibi boy atmış, tomurcuklanıp Çocuklar vermiş ve Çocuklarını dallarından koparıp sürükleyen kış rüzgârlarının eline bırakmıştı; kışı ve ölümü aynı rüzgâr taşıyordu (..) Böyle gecelerde aşkın işe yaramadığını, aşkın çocuklarının çoğunun, kıyıma uğradığını düşünürdü.''
Sayfa 108Kitabı okudu
Düşmanlar:
''Masanın baş tarafında halının üzerinde diz çökmüş dururken karanlık beyne ve hantal kara gövdeye şaşkın şaşkın baktı. Baktı, dua etti, tıpkı düşmanlarıyla çevrilmiş eski bir Tanrı gibi.''
Sayfa 106Kitabı okudu
Düşmanlar:
Dışarıda toprağın boz renkli bedeni, otların yeşil derisi, Jarvis tepelerinin göğüsleri vardı; hayvansı toprağı ürperten bir rüzgâr, tarladaki çiyi içen bir güneş vardı; ağaçların derilerindeki deliklerden ter gibi fışkıran bir doğurganlık; uzak kıyılardaki kum tanecikleri üzerlerinde deniz yuvarlandıkça çoğalacaklardı.''
Sayfa 104Kitabı okudu
Düşmanlar:
''..rüzgâr az ötedeki otların kafalarını geriye uçurur, her yeşil ağzı bir kehanete çevirirken patikaya çeki düzen veriyordu. Sabırla otları boğazlarından yakalıyordu, kökler çevrelerindeki toprakla boğuştuktan sonra topraktan çıkıyorlardı; kökler çıktıktan sonra kalan oyuklarda böcekler harıl harıl çalışıyorlardı, ama adamın parmaklarının arasında can verince hiçbir iz bırakmıyorlardı. Adam onların ölümlerinden bıktı, otların başlarının düşüşünden de bıktı, hem de, daha çok bıktı. Pat diye kökler çıkıyor, pat diye zavallı yeşil başlar düşüyordu.''
Sayfa 100Kitabı okudu
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.