Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dersaadet'te Ramazan Akşamları

Dursun Gürlek

Dersaadet'te Ramazan Akşamları Gönderileri

Dersaadet'te Ramazan Akşamları kitaplarını, Dersaadet'te Ramazan Akşamları sözleri ve alıntılarını, Dersaadet'te Ramazan Akşamları yazarlarını, Dersaadet'te Ramazan Akşamları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
... Bazı câmilerde her rekâtta bir sahîfe okunmak sûretiyle otuz gecede Kur'ân hatmedilirdi fakat büyük ekseriyet bu gibi câmilere devam etmezdi, ama bundan daha ağır olanı da vardı. Meselâ Fâtihʼde Sofiyye dedikleri sert bir tarikat vardı. Tuhaf değil mi, yukarıdan aşağıya bembeyaz elbiseler giyen bu tarikata mensup olanların çoğunu çarkçı deniz subayları teşkil ederdi. Hikmeti nedir? Bu yaşa geldim hâlâ öğrenemedim. Makine kuvvetleri fazla olduğundan mıdır nedir, işte bu Sofiyye sınıfı her gece terâvihi baştan aşağı Kurʼan okumak sûretiyle kılar ve sabah namazına bağlarlarmış. Kur'ân-ı Kerim'i böyle bir solukta ezberden okuyan, hem de hiç şaşırmadan, bir harfini dahi atlamadan okuyabilen dini bütün Müslümanlar vardı. bunlara halk dilinde “demir hâfız” denirdi.
392 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
"(O sayılı günler, Ramazan ayı), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin.” (Bakara Suresi 185. Ayet meali) Kültür dünyamızın önemli bir yazarı olan Dursun
Dersaadet'te Ramazan Akşamları
Dersaadet'te Ramazan AkşamlarıDursun Gürlek · Timaş Yayınları · 201842 okunma
Reklam
Başkaydı sende namaz Başkaydı sende niyaz, Ederdi ruhlarımız Arş-ı Alâ'ya pervaz!.. Başkaydı sende salâ, Başkaydı sende ezan, İhya etmiştin bizi, Ey mübârek Ramazan!..
Dersaadet'te Ramazan Akşamları
Dersaadet'te Ramazan Akşamları
... Aklıma hoş bir fıkra geldi: Sultan Mahmud zamanında yaşayan Keçecizâde İzzet Molla merhum, şâir, âlim, nüktedan bir zâttı. Böyle sürat ekspresi gibi terâvih namazı kıldıran bir imama uymuş. Molla merhum pek şişman, karınlı gövdeli bir zât imiş. Acele acele namaz kılarken, bostan dolabı gibi yatıp kalkarken adamcağızın nefesi kesilecek gibi olmuş. Namazın yarılandığı sırada dışarıdan kan ter içinde soluk soluğa biri câmiye girmiş ve Mollaʼnın yanıbaşında durmuş. “Vah vah, vah! Namazı kaçırdık, yetişemedik.” diye kendi kendine söylenmeye, hayıflanmaya başlamış. Yorgunluktan burnundan soluyan Keçecizâdeʼnin kafasının tası atmış, kendini tutamamış. Hemen iki tarafına selam verip namazı bozmuş: “Be birâder! Biz içinde iken yetişemiyoruz. Sen ne söylüyorsun Allah aşkına.” demiş.
Peki, biz ramazanın ateşten koruyan ay anlamına geldiğini neden unuttuk. Çünkü biz Müslümanlar, "zaman bilincini" kaybettik. Şu anda Müslümanlar zamanda kaybolmuş durumdalar.
Sayfa 358Kitabı okudu
Eskiden hemen herkesin birbirini tanıdığı küçük şehirlerde ramazanda bir ay boyunca lokantalar ve meyhaneler kapatılır, kahvehaneler gündüz çalışmaz, oruç tutmayanlar ya da tutamayanlar oruçluya saygı gösterir ve gündüz aleni şekilde asla oruç yenmezdi. Kısacası ramazan ayının bir rûhu, daha doğrusu bir rûhanîyeti vardı...
Sayfa 327Kitabı okudu
Reklam
"Dünyada hiç kimse orucunu tek başına açmak zorunda kalan birisi kadar yalnız değildir."
Sayfa 325Kitabı okudu
Türk milleti, bu bilmem kaç bininci mübârek ramazanda mavi semalar, kızarmış ufuklar, bu gül bahçesi vatan içinde Allah'la birlikte olmanın şuur ve gururuna her yılkinden biraz daha fazla ihtiyacımız var. Medeniyete, kalkınmaya, refaha, güler yüze, ahlâka, fazilete doğru manevi koşu içinde olmalıyız.
Sayfa 321Kitabı okudu
Namazdaki teslimiyet, kulun kendini inkâr etmesi veya nefyeylemesi değil; belki bindiği gemi batarken, ya da ateş hattında kurşunlar tepesinden yağarken dahi onu, rahatlıkla Hakk'ın huzurunda tutabilen hudutsuz kudretti.
Sayfa 285Kitabı okudu
Eski İftarlar
Ramazanda zengin, orta halli hatta fakir, herkesin kapısı ve sofrası herkese açıktı. Akraba ve yakın dostlar arasında, davetsiz olarak iftara gitmek, bir saygı ve nezaket kâidesi idi. Buna mukâbil akrabalık, ahbaplık ve komşuluk münâsebetleri gereğince yapılan iftar davetleri de gene, davet edilene karşı davet edenin alâka, itibar ve saygısının bir nişânesi demekti.
Sayfa 284Kitabı okudu
Reklam
Oruç Nedir?
Cevâbı hem kolay hem de güç bir sual. Peşin olarak kısaca şunu düşünelim: Orucu, muayyen saatler arasında yemekten içmekten ve orucu ihlâl eden tutum ve davranışlardan kaçınmaktan ibaret görmemek gerek. Zira orucun, fizyolojik olduğu kadar sosyal ve psikolojik hatta pedagojik tarafları da vardır ki uzvî ve bedenî faydaları yanında, rûhanî ve terbiyevî tarafları daha ağır basar.
Sayfa 277Kitabı okudu
Oruçta başka başka faydalar, türlü türlü sırlar vardır. Nefsi, nefsânî isteklerden alıkoyar. Alışkanlıkların çemberinden kurtarır. Açlığa, susuzluğa katlanma; açların, susuzların hâlleriyle hâllenmeyi öğretir.
Sayfa 246Kitabı okudu
Ramazan bitinceye kadar, büyüğümüzü, küçüğümüzü sevindirir, uslulaştırır, vücutlarımızı mâneviyyatın vecdine sarardı. Fâniliğin sonsuz noktasından doya doya bekayı seyrederdik. Ve ramazanın, bolluk, merhamet, neşe ve zenginlik getirdiğine kaniydik.
Sayfa 204Kitabı okudu
Orucun ahlâkımızı tezhibi, vicdanlarımızı tasfiye etmesi gibi birçok terbiyevî tesirleri arasında en ehemmiyetli bir tesiri de oruçluyu açların, yoksulların pek acı olan hayatını, ıztırabını gündüzleri olsun yaşayarak onlara yardıma koşmaya teşvikidir. Bu itibarla üçüncü olarak sıraya koyduğumuz zekât, fitre ibadetlerimiz en başta gelir. Bu halde Kur'an ayetlerinde ve hadis rivayetlerinde bu mâli vecibelerimize verilen ehemmiyete bakarak ramazan ayına içtimaî yardım ayı da demek pek yerinde olur.
Sayfa 140Kitabı okudu
Ramazan Geceleri
Ramazan günleri halk camilere gidip vaaz edenleri ve hâfızları dinleyerek cemaatle namaz kılar, sonra Beyazıt Camii avlusunda açılan ramazan sergisi ile çarşıları gezerek vakit geçirirdi. Böyle günlerde Sultan ikinci Mahmud'un kıyafet değiştirerek Beyazıt civarında ve Kapalıçarşı'da gezdiği görülürdü. İstanbul'un ramazan geceleri bilhassa dikkati çekerdi. Diğer aylarda gece hayatı olmayan büyük şehir, ramazanda nûrâni bir hal alırdı. Halk sahura kadar uyumazdı. Bütün dükkanlar açık olur, bunların ve evlerin aydınlıkları caddelere vururdu.
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.