En Beğenilen Descartes'ın Yanılgısı kitaplarını, en beğenilen Descartes'ın Yanılgısı sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Descartes'ın Yanılgısı yazarlarını, en beğenilen Descartes'ın Yanılgısı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''Kendi kendisiyle çelişki içindeki insan yüreğinin sorunları unutuldu, oysa yalnızca bu konu iyi bir yapıt üretebilir, çünkü, yazılmaya değer olan yalnızca bu çekilen ıstırap ve dökülen terdir.''
''Eğer doğuştan acıya ya da zevke koşullanmış vücut hallerimizi algılamak mümkün olmasaydı, ne ıstırap ne haz, ne arzu ne merhamet, ne de trajedi ya da zafer olurdu insanın koşullarında.''
''Bir hissin özü, bir nesneye bağlı, müphem bir zihinsel nitelik olmaktan çok, belirli bir manzaranın, yani vücudun manzarasının doğrudan algılanmasıdır.''
''Primatiarda serotoninin en önemli görevlerinden biri saldırgan davranışları önlemesidir. Deney hayvanlarında, serotonin salgılayan sinir hücrelerinin bu salgısı engellendiğinde görülen sonuçlardan biri, hayvanın fevri ve saldırgan davranmasıdır.
Serotonin azlığı veya yokluğu tek başına belirli bir tezahüre neden olmaz. Serotonin; moleküller, sinapslar, yerel devreler ve sistemler düzeyinde işleyen ve ayrıca, geçmiş ve şimdiki sosyokültürel etkenlerin ciddi bir rol oynadığı son derece karmaşık bir mekanizmanın parçasıdır.''
Tıp okulları, akıl hastalıklarında görülen hasta zihinlerle ilgili araştırmaları sunmaktadır, ancak ne gariptir ki, tıp öğrencileri hiçbir normal psikoloji eğitimi almadan, psikopatoloji öğrenmektedirler.
Son üç yüzyıl boyunca biyolojik araştırmalar ve tıbbın amacı, yalnızca ana vücudun fizyoloji ve patolojisini anlamaya çalışmak olmuştur. Zihin, büyük ölçüde dinin ve felsefenin ilgisine terk edilerek dışarıda bırakılmış ve hatta özgül bir disiplin olan psikolojinin odağı olduktan sonra bile, yakın zamanlara kadar biyolojinin ve tıbbın ilgi alanına girmeyi başaramamıştır.
Faulkner, meslektaşlarına, "kendi kendisiyle çelişki içindeki insan yüreğinin sorunları unutuldu, oysa yalnızca bu konu iyi bir yapıt üretebilir, çünkü, yazılmaya değer olan yalnızca bu çekilen ıstırap ve dökülen terdir," der.
Somatik işaretleyici hipotezi, en başından itibaren, duyguların
bir durumun belirli yanlarını veya olası eylemlerin belirli sonuçlarını
işaretlediğini varsayıyordu. Duygu bu işaretlemeyi bir "altıncı his"te
olduğu gibi açıkça, ya da bilincimizin radar menzilinin dışından gelen
sinyaller aracıhğıyla üstü örtülü bir şekilde yapıyordu. Akıl yürütmede
kullanılan bilgi de gayet açık veya -bir çözüme sezgi yoluyla vardığımızda
olduğu gibi- kısmen gizli olabilirdi. Bir başka deyişle, hemen
öncesindeki mantıksal adımların farkında olmaksızın belirli bir
sonuca vardığımız bir tür hızlı bilişsel süreç olan sezgide, duygunun
da rolü vardı. Aradaki adımlardan her zaman habersiz olmamız gerekmez,
sadece o duygu sonucu öylesine doğrudan ve hızlı bir şekilde
üretir ki akla çok fazla bilginin gelmesine ihtiyaç olmaz
Bir kişi veya olay hakkında belirli bir şekilde hissetmemiz için beynin, bu kişi veya olay ile beden durumu arasındaki nedensel bağı tercihen açık bir şekilde temsil edecek bir araca sahip olması gerekir. Başka bir deyişle, olumlu veya olumsuz bir duyguyu yanlış kişiye veya şeye bağlamak istemezsiniz. Örneğin bir kişiyi, nesneyi veya yeri kötü bir gidişatla ilişkilendirdiğimizde, genellikle yanlış bağlantılar kurarız, ancak bazılarımız bu hatalı bağlantıları kurmaktan kaçınmaya çalışır. Batıl inanç, bu tür sahte nedensel bağlantılara dayanır: önünüzden geçen kedi gibi yatağın üzerinde duran bir şapka size kötü şans getirir; bir merdivenin altından geçerseniz talihsizlik yaşarsınız vb. Duygu (korku) ile nesne arasındaki temelsiz düzenleme yaygın ve hâkim olduğunda, fobik davranış ortaya çıkacaktır.