Devlet ve Devrim

Vladimir İlyiç Lenin
Kral Marx
Marx'a göre işçi sınıfı "hazır devlet aygıtı"nı öylece ele geçirmekle yetinmek yerine onu yıkıp parçalamalıdır.
Zora dayalı bir devrim olmaksızın burjuva devletin yerine proleter devleti geçirmek imkansızdır.
Devlet hazinesine el atan milyonerlerin “dolaysız” bağlaşıkları mıdırlar, yoksa sadece dolaylı bağlaşıkları mı?
Devrimci döneme girmiş bulunuyoruz...... Devrimci çağ başlıyor.
Öyleyse komünizmin ilk evresi, adalet ve eşitliği gerçekleştiremez; zenginlik bakımından insanlar arasındaki farklılıklar, hem de haksız farklılıklar sürecektir; ama insanın insan tarafından sömürülmesi de olanaksız olacaktır.
Devlet sınıf karşıtlıklarının uzlaşmazlığının ürünü ve dışavurumudur.
Demokrasi ile azınlığın çoğunluğa boyun eğmesi özdeş şeyler değildir.
Marks’a göre, eğer sınıflararası uzlaşma olanaklı olsaydı devlet ne ortaya çıkabilir, ne de ayakta kalabilirdi.
İnsanlığı ücretli kölelikten kurtarmak için bunların sırtını yere getirmek zorundayız; bu adamların direncini zorla kırmak gerekir; ve baskının olduğu yerde, özgürlüğün olmadığı, demokrasinin olmadığı apaçık bir şeydir
O halde, bu diktatörlükle demokrasi arasındaki ilişkiler nelerdir?
Özgürlük, eski Yunan cumhuriyetlerinde neydiyse, kapitalist toplumda da, aşağı-yukarı o kalır: köle sahipleri için bir özgürlük. Kapitalist sömürü sonucu, bugünün ücretli köleleri, yoksulluk ve sefalet yüzünden öylesine bunalmış, öylesine bitkin bir durumda bulunuyorlar ki, “demokrasiye boş veriyorlar”, “piyasaya boş veriyorlar” ve olayların olağan, dingin akışı içinde, nüfusun büyük çoğunluğu siyasal ve toplumsal yaşamın dışına atılmış bulunuyor.
Devlet özel bir iktidar örgütüdür: belirli bir sınıfın sırtını yere getirmeye yönelik bir zor örgütü. Peki, proletaryanın yenmek zorunda olduğu sınıf hangisidir? Elbette yalnızca sömürücüler sınıfı, yani burjuvazi.
Burjuvazi ve işçi hareketi oportünistleri, bugün işte marksizmi “evcilleştirme” biçimi üzerinde birleşiyorlar.
Resim