Dil ve Edebiyat sözleri ve alıntılarını, Dil ve Edebiyat kitap alıntılarını, Dil ve Edebiyat en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir milletin öz dili, âlimlerin, aydınların, yabancı kültürlerle temasta olanların lisanı değil, hattâ okur - yazar olmayanların, bakkalın, çakkalın, hamalın, işçinin, dadının, babaannenin, köylünün, neferin dili... Bunların bilmediği hiçbir kelime Türkçe olamaz; ve topyekûn bir tasfiye hareketi belirtmesi bakımından tedricî bir ıstıfa ile bir tutulamaz. Böyle bir hareket, olsa olsa, bir milletin ruh nakışlarını silmek ve onu mânâda cascavlak hâle getirmek olur.
Sadece ihanet...
Nasıl olduğunu sorduğunuz sanatkâr, cemiyetin istikbale açılmış antenidir ve onun bütün ruh hayatına tecelli perdesi mevkiindedir. Eşya ve hadiselere hususî bir bakışı olacak, bizi kendisine mahsus zengin bir aleme davet edecek, yepyeni bir hassasiyet mayasına sahip ve onun diline mâlik bulunacaktır. Bu şartlardan hiçbiri bugünkü ruhî ve içtimaî hâlimize göre aranamaz!
İçimiz acıyarak bildirelim ki, bugünün genç sanat adamı, kavruk, içi boş, her türlü derinliğine seziş ve duyuştan yoksun, hiçbir düzene bağlı olmayan insandır; lügatçesi mart kedilerine bile kısır görünecek bir seviyededir.
Tanzimat, istikbâl hasretiyle belki maziye değil, fakat muhakkak ki geriye gidiş ve benliğini teslim ediş devri. Türk sanat ve fikir adamı o devirde, Batının edebî, harsî, siyasî, içtimaî ve iktisadî köleliğine girer ve tesellisini, satıh taklitçisinin kör meftunluğunda bulur.
Bilmez ki, Batının gayesi, bir zamanlar kendisini handiyse gebertecek kadar sıkboğaz eden Doğuyu diriltmek değil, öldürmektir.
Batı artık Doğunun gözünde, kanunları aranacak ve öz benliği içinde pişirilecek bir illet, mesele olmak yerine, aslı meçhûl ve düşünülmeden tapılacak bir put olur.
İşte tam o zaman Avrupalı, karşısındaki şaşkın ucubeye öyle bir isim takmıştır ki, vaziyeti tek başına aydınlatmaktadır:
Hasta adam!
• Tanrı Kulundan Dinlediklerim, sh. 172-176
Resmî ve hususî bütün müesseseleriyle dil, sanki beşinci kol hücumu altındadır. Sanki Türkçenin kurtulabilmesi için topyekûn unutulmasından başka çare bırakmak istemeyen bilgisizlik, zevksizlik ve soysuzluk örnekleri türemektedir.
Züppelerin,cahillerin,ahmakların,köksüzlerin ve zavallı itiyat kurbanlarının elinde Türkçe ,bütün doktorluk ihtisas şubelerini müdahaleye çağıran mikrop kumkuması haline gelmiştir;imdada koşunuz!!!
"Öyle bir zaman ve mekanda yaşıyoruz ki ,
balın maddesini tahlil
lezzetini tayin
müşterisini ihya
satıcısını temin
piyasasını teşkil işi bizzat arıya düşüyor."
Hakiki şiirin piyasası günden güne düşedursun; genç okuyucular kalabalığını, manzum söz hüneri, okumadan ziyade yazma tiryakiliği hâlinde günden güne bürüyor. BİR ŞEYİN CEVHERİ VE MADDESİ TEHLİKE GEÇİRİRKEN, TAKLİDİ VE GÖLGESİ KORUNABİLSİN; NE HAZİN BİR TEZAT!