Dikkat etmişseniz benim hiçbir yazımda, olduğu gibi kabul edilmiş hiçbir yabancı kelime yok; fakat dil bünyemize milli hançere yoluyla girmiş, sesimizi ve hususiyetimizi almış birçok yabancı kelime vardır.
Bir piyes yazmak hasretiyle yıllar geçirdim. Ne çare ki, bir piyes yazmak değil, onu düşünmek ve araştırmak bile kısmet olmadı. Şehir Tiyatrosu'nun bu seneki provalarına başladığı sırada, bir gün aktör dostum, yemek sofrası başında elinde çatalı, bende gömülü yatan bir hasrete dokunuverdi:
"Niçin bir piyes yazmıyorsun?"
«Büyük sandığımız hâdiselere bazan ne küçük dürtüşler yol açar.»
O dakikada, Şehir Tiyatrosu'na bir eser teslim edebilmek için ancak 20 günüm kalmıştır. Bu yakınlık bana, birdenbire herşeyden fazla bir iştah vermeye başladı. Sahne, yalnız çıplak dört köşesiyle değil, içindeki aktörün şahsiyetiyle de bizi büyülediği için, eserle onu yaşatacak aktör arasında peşin bir nişanlama yapmadan işe başlayamazdım. Muhsin Ertuğrul'la bir iki kelime konuştuktan sonra odama kapandım, 7 günlük bir çalışma sonunda "Tohum"u bitirdim.
Benim annemin, dadımın, komşumun ve ağababamın bilmediği dil Türkçe değildir. Yüreklerle ağızlar arasında iletkenlik belirtmeyen bu türlü denemeler, gizli gırtlaklarda, yüzyılların açtığı gizli ses ve anlam yivlerini törpüler, ulusal düşünme ve söyleme verimini yok eder.
Burada, içimi dökmekle mükellefim. Ben, dindar olmayan, ALLAH'ı her yerde hissetmeyen sanatkâra sanatkâr gözüyle bakmam!.. Muhakkak ki, mâveradan, büyük "niçin" ve 'nasıl"dan bir râşe, bir titreyiş sahibi olmalıdır sanatkâr...
Sanat, önü kalabalık bir çeşmedir. Kimi bu çeşmenin bilek kalınlığında dökülen kevseriyle avuçlarını doldurup içer, kimi dolu avuçlardan fışkıran damlacıklarla dilini ıslatır, kimi çeşmenin yalağındaki artık sulara başını gömer, kimi de bu artık suların toprak üzerinde akan ve ayaklar altında ezilen bulanık ve çamurlu yollarına yüzükoyun kapanır.
Eğer cemiyetimde bütün düzenler yerli yerinde olsaydı, bana şiir düzeninden başka bir yer kalmazdı. Demek ki, ben şiirimin dilediği iklimin inşası mecburiyeti altında başka sahalara kayarken yine şiirimin koruyucusu olmaktan başka kimse değilim.
Bütün fikir ve ruh kaynayışlarında "tez'in" eksik olduğu yerde "oyun" , "sistemin" eksik olduğu yerde "meşreb" , "imanın" eksik olduğu yerde "rindlik" , noksanı telâfiye memurdur.