Dilimdeki Acı

Monique Truong

Sayfa Sayısına Göre Dilimdeki Acı Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Dilimdeki Acı sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Dilimdeki Acı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Adalet, ki babamın çalışma masasında duran küçük bir bronz heykeldi, elinde bir terazi tutmaktaydı."
Sayfa 44 - İlk Baskı, 2020, İletişim YayınlarıKitabı okudu
Wade artık Kelly’e aitti, duygusal mülkiyetinin bir parçasıydı, ismindeki K harfinin yanına eklenecek bir W idi.
Reklam
Dill ve Wade’in mektuplarımıza girişi, aynı zamanda ketumluğumuzun başlangıcını da belirlemişti. O zamanlar, ketum olmak henüz benim dağarcığımda olan bir sözcük değildi. Dolayısıyla, ben onun yerine, bencil olduğumu düşünüyordum. Sonuç aynıydı, esirgemek.
Hayal kırıklığı
Benliğinin, birisi verdiği sözü unuttuğu, geç geldiği, ilgisini yitirdiği, erken gittiği veya başka bir biçimde bize kendimizi aptal gibi hissettirdiği büyük veya küçük her olayda tamir edilmez biçimde eksilmesinin ne demek olduğunu, küçük çocuklar yetişkinlerden daha iyi bilir. Bu sebeple çocuk küçük ve büyük tüm hayal kırıkkıkları karşısında, genellikle de sanki küçücük eklemleri ateşler içinde yanıyormuş gibi kendilerini yerden yere atarak, ağlayıp bağırmaya başlarlar. Bu iyi bir içgüdüdür. Biz yetişkinler ya da gençlik çağını sağ salim atlatabilenler, bu içgüdüyü sosyal normlarla değiltirdik. Biz sakin kaldık. Acıyı yuttuk. Sınırların ihlal edilmesini affettik. Biz deimizin ateşler içinde yanışını görmezden geldik, kendi kendimizin soytarısı olduk. Bazen özellikle başarılı olsuğumuz zamanlarda, hayal kırıklığının anısını bile hafızalarımızdan tamamen sildik. Sonuçta elimizden kayıp gidenlerin, elbette dönüşü yoktu. Giden gitmişti. Kendimizden geriye nasıl bu kadar az şey kaldığını bile hatırlayamıyorduk artık. Neden hiç bir şey beklemediğimizi, neden bu kadar azını hak ettiğimizi ve neden boşlukları doldurmak için hayatlarımıza yabancıları soktuğumuzu.
Sayfa 56 - İletişim yayınları
“... birinin bizi hayal kırıklığına uğrattığını hissettiğimiz an içimizde var olan bir şeyin son bulması gibi.”
‘Benliğinin, birisi verdiği sözü unuttuğu, geç geldiği, ilgisini yitirdiği, erken gittiği veya başka bir biçimde bize kendimizi aptal gibi hissettirdiği büyük veya küçük her olayda tamir edilmez biçimde eksilmesinin ne demek olduğunu, küçük çocuklar yetişkinlerden daha iyi bilir. Bu sebeple çocuklar küçük veya büyük tüm hayalkırıklıkları karşısında, genellikle de sanki küçücük eklemleri ateşler içinde yanıyormuş gibi kendilerini yerden yere atarak, ağlayıp bağırmaya başlarlar. Bu iyi bir içgüdüdür. Biz yetişkinler ya da gençlik çağını sağ salim atlatabilenler, bu içgüdüyü sosyal normlarla değiştirdik. Biz sakin kaldık. Acıyı yuttuk. Sınırların ihlal edilmesini affettik. Biz derimizin ateşler içinde yanışını görmezden geldik, kendi kendimizin soytarısı olduk. Bazen, özellikle başarılı olduğumuz zamanlarda, hayal kırıklığının anısını bile hafızalarımızdan tamamen sildik. Sonuçta elimizden kayıp gidenlerin, elbette dönüşü yoktu. Giden gitmişti. Kendimizden geriye nasıl bu kadar az şey kaldığını bile hatırlayamıyorduk artık. Neden hiç birşey beklemediğimizi, neden bu kadar azını hak ettiğimizi ve neden boşlukları doldurmak için hayatlarımıza yabancıları soktuğumuzu.’
Sayfa 57 - İletişim Yayınları
Reklam
31 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.