"Ba’d ez vefat türbet-i mâ der zemin mecûy
Der sînehâ-yi merdüm-i ârif mezâr-i mâst"
“Ölümden sonra bizim türbemizi yerde arama; mezarımız, irfan ehlinin göğüslerindedir.”
demektedirler.
İbn-i Sina’yı taziz edecek şey; eserlerini bugünkü Türk çocuklarına tanıtıp kavratmaktır. Fuzulî’yi sevindirecek iş; üç dildeki üç divanından Beng ü Bâde’sine, Leylâ ve Mecnun’dan Heft Câm’ına kadar bütün külliyatmı ihtimam ve itina ile bastırmaktır. Ruhî’nin ruhunu şâd edecek hareket; nükteli şiirlerini unutulmaktan kurtarmak, ölümünden bu yana tesirlerini gösterecek tahlili müellefat vücuda getirmektedir.
Garbde emsaline sık sık rastlandığı şekilde üniversitelerimizde birer İbn-i Sina, birer Fuzulî birer Ruhî ve ayrıca birer Bakî, Nabî, Nedim ve Şeyh Galib kürsüsü kuralım. Bu kürsüleri, sayıları gittikçe azalan ihtisas erbabı idaresinde zamanla daimi birer tetkik enstitüsü hâline sokalım. Adlarına âbideler dikelim.