Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çağdaş Türk Düşüncesinin Meseleleri

Din ile Modernleşme Arasında

İsmail Kara

Din ile Modernleşme Arasında Sözleri ve Alıntıları

Din ile Modernleşme Arasında sözleri ve alıntılarını, Din ile Modernleşme Arasında kitap alıntılarını, Din ile Modernleşme Arasında en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nurettin Topçu, demokrasinin geçmiş asırlarda zulme uğrayanların tepkisi ve ayaklanmasından kaynaklandığını, bu yüzden de "geçici bir rejim" olduğunu savunur.
Sayfa 284Kitabı okudu
"Medeniyet-i Sabıka" ve "Medeniyet-i Cedidenin ümem-i İslamiyeye nakli" konularını işleyen uzun makalesinde, İslam medeniyetinin "münkariz, mahvolmuş, eski, âsâr-ı atîka ilmine ait" bir medeniyet olduğunu, bugün ve yarın için var ve geçerli tek medeniyetin Avrupa medeniyeti olduğunu açıkça ve deliller ileri sürerek ifade eden Şemseddin Sami, İslam medeniyetinin gelişme ve serpilme dönemlerini anlatırken Selçuklu-Osmanlı tecrübesinden hiç bahsetmediği gibi İslam tarihinde ilim-medeniyet merkezi olmuş beldeler arasında da İstanbul dahil hiçbir Selçuklu-Osmanlı şehrine yer vermez. NOT: Tabi bunlar yanlış hareketler ben sadece kendime not tuttuğum için yazıyorum :D
Sayfa 16 - DERGAHKitabı okudu
Reklam
Artık şuurlu bir geriye dönüş yaşanmalıdır. Tarihen hesap soran, tarihi hesap veren bir geriye dönüş. Yani kuvvet ve zaaflarımızı atlamadan, tarihi sürekliliği ihmal etmeden, unuttuklarımızı, unutmak istediklerimizi hatırlayarak, terk ettiklerimizi yeniden tartıya koyarak, geleceği kuvvetle hissederek ciddi bir muhasebe...
Mevcudun kötülüğü veya yetersizliği kendinden değil beklentiler ve gelecek projeleriyle uyuşmamasından kaynaklanmaktadır.
Sayfa 229Kitabı okudu
- İrtica Kavramı -
31 Mart hadisesinin akabinde siyasi literatürümüze hakim bir unsur olarak giren "irtica", gerçek manasıyla mahkum edilmek, devredışı bırakılmak istenen "muhalefet"in adıdır ve onun dinî-geleneksel unsurlar taşıyıp taşımaması birinci derecede önem taşımaz. Nitekim ilk kullanımlarda kelimenin "istibdat devrine dönme talebi, 2. Abdülhamit taraftarlığı", dolayısıyla "meşrutiyet aleyhtarlığı" (eski rejim taraftarlığı-yeni rejim karşıtlığı) manalarında geçtiğini ve fakat bütün bu suçlama ve tanımlamaların arkasında, gittikçe daha müstebit ve gayrımeşruti olmaya yüz tutan İttihat ve Terakki politikalarına yöneltilen tenkitlerin yattığını göreceğiz.
Sayfa 31 - DERGAHKitabı okudu
"Sabır katlanmak değil göğüs germek demektir." Mehmed Akif Ersoy
Reklam
II. Abdülhamit devrinde başlayan, II. Meşrutiyet döneminde daha da canlanan Cumhuriyet yıllarında ise ''Türk tarih tezi"ne dönüşen milli tarih arayışlarının, büyük açıklama kalıplarına varamayışının ana sebeplerinden biri de Osmanlı tarihini bir tür paranteze alma çabalarının giderek artış göstermesi olmalıdır.
" Yanlış anladığımız hakayıktan biri de sabır. Biz zannediyoruz ki sabır mezellete tahammüldür. Halbuki sabır katlanmak değil, şedâid-i hayata göğüs germektir." ... " Allah yolunda, hak yolunda, din uğrunda millet uğrunda, rahatını, uykusunu, malını, canını feda edivermek yok mu? İşte sabır budur. Yoksa bu fedakârlıkların semtine yanaşmayarak miskin miskin oturmak; sonra da hissesine düşecek rüsvalığa 'kader böyle imiş! tahammül etmeli' diye hazma çalışmak hiçbir zaman sabır ile telif olunamaz." -M. Akif
- Yeniden Tenkit Dönemi Başlamalı !! -
Kanaatimiz odur ki kaynakları daha geriye gitse de büyük ölçüde Cumhuriyet devrinde kemikleşmiş ve ders kitaplarına kadar inmiş bir çok hüküm, kabul, değerlendirme ve tasnif, yeni bakış açılarıyla tenkit süzgecinden geçirilmedikçe yakın geçmişte cereyan etmiş tartışmaları gerçek yerlerine oturtmak ve fikrî çabaların mantığını çözmek konusunda yetersizliğe düşmekle kalmayacak, bugün nerede durduğumuzu/nereden başlayacağımızı tesbitte de ciddi zorluklarla karşılaşacağız.
Sayfa 27 - DERGAHKitabı okudu
İstikbal bir tesadüfler manzumesi değil bir inşa ameliyesinin adı olmak gerektir.
Reklam
Modern Ve Geleneksel İnsanın Rüya'ya Bakışı ve Dünyayı Okuyuşu..
üç gece üst üste rüyasında ölmüş dedesinin kendisini pek pis yemekler yemeğe zorladığını gören bir kimse eğer modern bir topluma ait bir birey ise son günlerde edinmeğe başladığı akşam yemeklerinde fazla yemek yeme alışkanlığından vaz geçmeye karar verebilir, bu arada psikiyatristinden acil randevu talebinde bulunabilir; yok eğer bu birey geleneksel bir toplumun bir ferdi ise dedesinin bu davranışı ile kendisine ne anlatmak istediğini merak eder. Aynı realite görüldüğü gibi farklı farklı biçimlerde algılanmaktadır. Birisi gördüğü rüya ile dedesi arasında bir ilişki kurmağa çalışırken diğeri olayı dedesini işin içerisine hiç katmaksızın değerlendirmenin yollarını aramaktadır. Burada normlar da farklıdır. Normlardan biri "sağlıklı yaşamalısın", diğeri ise "atalarınla ilişkini koparmadan yaşamını sürdürmelisin" şeklinde ifade olunabilir. Peter L. Berger, Modernleşme ve Bilinç
Sayfa 189 - DERGAHKitabı okudu
fikir hayatımız ancak gevşeklik, sorumsuzluk, seviyesizlik ve keşmekeşlik kelimeleriyle tavsif edilebilecek bir yetersizlik, fukaralık ve pespayelik içinde yuvarlanmaktadır: İlimle irtibatı çok zayıf, siyasi hedefi günlük git-gellerin ötesine geçemeyen, merkez ve ortamı olmayan, alışkanlık sağlayamayan, netice itibariyle derinlik arayışından ve ahlakilikten uzak bir alan...
Sayfa 517Kitabı okudu
"En iyi hükumet varlığı belli olmayan hükümettir..." Nureddin Topçu
Sayfa 282Kitabı okudu
Kıyamet inancı yani dünyanın ve kainatın bir bitişe, bir bozulmaya, bir çöküşe, nihayet bir yok oluşa doğru gidişi, daha da ötede bunun çok yakın oluşu modernist İslamcıları çok rahatsız etmişe benziyor. Bu rahatsızlığın temel sebeplerinden biri pek de künhüne vakıf olmadan bel bağladıkları terakki (ilerleme) kavramı, diğeri de çok yakın bir kıyamet anlayışının, seferber edilmek, kalkındırılmak ve kurtarılmak istenen bir toplumsal yapı için ket vurucu bir fonksiyon oynayacağı kanaatidir.
Sayfa 237Kitabı okudu
Türkiye bir ihya hareketine, bir diriliş hamlesine, bir yenilenmeye muhtaçtır. Bu ihya ameliyesi, son iki asrın Müslüman aydınlarının anladığı gibi tarihi, devasa İslam ilim, irfan ve kültür mirasını, ayak bastığımız ve bizi var kılan unsurları atlayarak, asr-ı saadet gibi, kaynaklara dönüş gibi, muasır medeniyet seviyesi gibi parlaklıkları ölçüsünde güçlü dayanakları ve derinlikleri olmayan yönelişlerle, hülyalarla olamaz. Olmadığı, olmayacağı artık tarihen de sabittir. Bana sorarsanız son iki asrın asr-ı saadet vurguları ve kaynaklara dönüş hareketi yahut medeniyet edebiyatı kayıpları ve körlükleri arttırmaktan, hiyerarşileri, kronolojileri bozmaktan öte büyük kazançlar sağlamamıştır. Çünkü biz bu çabalarda asr-ı saadetin ve kaynakların yahut medeniyetin gerçek ve sahih yüzünü değil kendimize ve içinde bulunduğumuz şartlara uygun yönlerini, yerlerini aradık, bulduk, bulamadıysak zorla çıkardık; asr-ı saadeti ve kaynakları, medeniyeti kendimize göre bir tasfiyeye (müsadeniz olursa tahrife diyeceğim) tabi tuttuk, onları kendi seviyemize indirdik.
124 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.