Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Din Üzerine Antropolojik İncelemeler

Brian Morris

En Eski Din Üzerine Antropolojik İncelemeler Gönderileri

En Eski Din Üzerine Antropolojik İncelemeler kitaplarını, en eski Din Üzerine Antropolojik İncelemeler sözleri ve alıntılarını, en eski Din Üzerine Antropolojik İncelemeler yazarlarını, en eski Din Üzerine Antropolojik İncelemeler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dine metih amacıyla yaklaşanlar, dinsel ya da tanrıcı bir dünya görüşünü savunurlarken doğal olarak dinin evrenselliğini vurgularlar, ancak anımsanmasında yarar olan nokta, dinsel inançlara yönelik kuşkucu tutumların da muhtemelen tüm kültürlerde ifade bulduğu ve dünyanın doğalcı [natüralist] kavramlaştırmasının da uzun bir tarihe sahip olduğudur.
Hegel, Dünya tarihini "özgürlük bilincinin gelişiminden başka bir şey" olarak görmemiştir. Bu ilerlemeci gelişmeyi de şu şekilde özetlemiştir: "Doğu milletleri yalnızca bir tek kişinin özgür olduğunu bilirlerdi; Yunan ve Roma dünyası ise yalnızca bazılarının; oysa biz tüm insanların özgür olduğunu biliyoruz"
Sayfa 22 - İmgeKitabı okudu
Reklam
Hegel'in diyalektiğinde tüm gerçekler hem olumsuzlanır hem de daha üst bir sentezde sürdürülür ve dinsel bilincin gelişmesi bağlamında bu daha üst düzey sentez, mutlak dindir ve adı da Hristiyanlıktır.
Sayfa 33 - İmgeKitabı okudu
Feuerbach'ın din yorumu
Din insanın en eski ve en dolaylı öz-bilgi biçimidir. Bu nedenle din, her yerde felsefeyi önceler. İnsan, doğasını kendi içinde bulmadan önce, ilkin onu kendi dışında görür. İlk anda kendi doğası onun tarafından sanki başka bir varlıkmış gibi düşünülür. Din insanlığın çocukluğa benzeyen durumudur; fakat çocuk kendi doğasını kendi dışında görür. Tanrısal varlık, insan varlığından ya da daha çok, saflaştırılmış, bireysel insanın sınırlılıklarından kurtarılmış ve nesnelleştirilmiş insan doğasından başka bir şey değildir.
Sayfa 39 - İmgeKitabı okudu
Marx'ın 1844 "Hegel'in Hukuk Felsefesi'nin Eleştirisi"ne giriş kısmı
Dinsel sıkıntı, aynı zamanda hem gerçek sıkıntının ifadesi hem de gerçek sıkıntıya karşı protestodur. Din, ruhsuz bir durumun ruhu olduğu kadar, ezilmiş yaratığın iniltisi, kalpsiz bir dünyanın kalbidir de. O, halkın afyonudur. İnsanların yanılsamalı mutluluğu olarak dini ortadan kaldırmak, onların gerçek mutluluğu için gereklidir.
Sayfa 59 - İmgeKitabı okudu
Gerçekte, yanlış olan hiçbir din yoktur. Kendi tarzları itibarıyla hepsi doğrudur. Farklı şekillerde de olsa hepsi insan varoluşunun mevcut koşullarına karşılık verir.
Sayfa 186 - İmgeKitabı okudu
Reklam
Benedict Spinoza "Eğer karşı karşıya kaldıkları her şeyi konulmuş olan kurallarla yönetebilseydiler ya da her zaman talih onlardan yana olsaydı insanlar hiçbir zaman batıl inançlara yönelmeyeceklerdi", diye yazar, "fakat kuralların yararsız hale geldiği darboğazlara sıklıkla sürüklenerek ve umut ile korku arasında zavallıca bir dalgalanmaya yakalandıkça... Çoğu zaman her şeye inanmaya hazır olmuşlardır... O halde batıl inanç korku tarafından yayılır, korunur ve beslenir"
Sayfa 227 - İmgeKitabı okudu
David Hume izleyen yüzyılda Spinoza gibi benzer fikirler ifade etmiştir. Şöyle yazmıştır: "Din hakkındaki ilk düşünceler doğanın işleri üzerine derinlemesine düşünülmesinden değil, yaşananlara ilişkin bir uğraşıdan, insan zihnini harekete geçiren, süreklilik gösteren umutlar ve korkulardan doğmuştur"
Sayfa 227 - İmgeKitabı okudu
Freud "Bir Yanılsamanın Geleceği" adlı eserinde şöyle der; "Din insanlığın evrensel takıntılı nevrozudur."
Sayfa 260 - İmgeKitabı okudu
117 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.