Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dini Tamir Davasında Din Tahripçileri

Ahmed Davudoğlu

Dini Tamir Davasında Din Tahripçileri Sözleri ve Alıntıları

Dini Tamir Davasında Din Tahripçileri sözleri ve alıntılarını, Dini Tamir Davasında Din Tahripçileri kitap alıntılarını, Dini Tamir Davasında Din Tahripçileri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Halife Hârunü'r rReşid'in Fransız kralına gönderdiği çalar saat meselesini Avrupalılar herhâlde unutmamışlardır. Müslümanlar bu acayip aleti keşfedecek kadar yükselmiş; Fransız kralı Şarlken ise içinde şeytan var diye korkarak semtinden kaçacak kadar gülünç duruma düşmüştür...
Küfür milletleri İslam'ın karşısında hâlâ nöbet tutmaktadır. Hâlbuki Müslümanları parçalamakla emellerine çoktan nail oldular. Şu var ki, eski acıları unutamadıkları için melânetleri sürüp gidiyor. Müslümanları parçalamak için yüzyıllarca uğraştılar. Bilhassa büyük Türk Halifesi Yavuz Sultan Selim merhumun panislamizm (İslam Birliği) kurmak arzusu onların ödlerini patlamıştı. O gün, bugün geceyi gündüze katarak Müslümanları parçalamaya çalıştılar. Neticede muvaffak da oldular. Artık onlarca bu uğurda harbe de, darbede zulüm kalmadı. Onun için taktiği değiştirdiler. Müslümanlara karşı görünmez harp açtılar. Bu harbin en mühim, cepheleri içki, kadın ve ahlâksızlık yoluyla dinden uzaklaştırmaktır.
Reklam
Müslümanlar arasında iman zaafı baş göstermiştir. İslam ilimleri kaybolmağa yüz tutmuştur. İslami prensiplerden uzaklaşma almış yürümüş, taklit zihniyeti her yeri sarmıştır. Sünnetler terk edilmiş, bid'atler zehirli otlar gibi yayılmıştır.
Bütün bozuk mezhepler tek noktada birleşirler: Ehl-i sünnet mezhebini yıkmakta.. Neden?.. Çünkü Ehl-i sünnet yıkılmazsa, kendilerinin bozuk ve sapık fikir ve inançlarına revaç bulamaz da ondan...
İbn-i teymiyye, vaktiyle ehl-i sünnetin hatırı sayılır büyük bir alimi iken sonları bir hayli yolunu şaşırmış ve taa Ashab-ı Kiram'a varıncaya kadar din büyüklerine dil uzatmıştır. Kendisi müçtehitlik iddiasındadır. Güya asrında zuhur eden bid'atlerle mücadele etmiştir. Evliya kabirlerini ziyaretle, onlardan ve hatta peygamberlerden şefaat dilemeyi putperestlik sayar.
Vahiysiz din, mucizesiz peygamber yoktur. Binaenaleyh mecusilik, budistlik, putperestlik gibi vahiy ve mucize ile alâkası olmayan saçma yollara din denilemez. Onlar olsa olsa bâtıl birer mezheptirler.
Reklam
Açıklık-saçıklık, fuhuş ve zina gibi yüz kızartıcı fiiller Müslümanlıkta şiddetle haram olduğu hâlde bugün maalesef modaya dahil olmuş; yeni ahlâk kurallarından(!) sayılmağa başlanmıştır. Bugün genç kızlara, evli erkeklerle münasebet kurmayı, onlarla yaşamayı tavsiye eden cinsî sapık yazarlar var. Hem tavsiye ettikleri şeyler çok da revaçta!...
Allah cümlemizi ins ü cinn şeytanların şeriniden muhafaza buyursun. Âmin.
Bilhassa ins-i şeytanlardan. mezhepsiz olur, reformist olur hepsi aramızda geziyorlar... öyle ki ramazanda bile bağlanmıyorlar
Mezhep fikrini yıkmak, Ehl-i Sünnet'i yıkmak demektir. İçinde bulunduğumuz şu felâketli, buhranlı, karanlık, zilletli, fetret devrinde dinimizin sâfiyetini ve varlığını koruyabilmek için Ehl-i Sünnet kalesine sığınmalıyız. Bu kalenin dört sağlam burcu vardır: Dört mezhep..
Reklam
Yalancılık, dolandırıcılık, rüşvet, kumar, hırsızlık, huysuzluk almış yürümüş!.. Kısacası Müslüman dinen ölmüştür. Fakat ne yazık ki, dünya itibarıyla da sağ değildir... Yeni çağ açılalıdan beri Avrupalı dirilmeğe, Müslüman ise ölmeye çalışmıştır. Nihayet bu iş de bitmiş ve dünyada insanca yaşama sa'y ve gayreti de nöbet değiştirerek Avrupalının elinde kalmış; onun malı olmuştur. Yâni dün dinde, ilimde, medeniyette, kuvvette cihana parmak ısırtan muazzam bir vücut hâke serilmiş yatıyor. Lâ havle velâ kuvvete illâ billah!..
Benim en gücüme giden cihet şudur: Garptan yeni bir moda geldimi, Şarkın din âlimi hemen kitaba sarılıyor. Acaba İslâmiyet'te bu caiz değil miymiş diye araştırıyor. Hele az çok yakışır bir taraf bulursa seyredin velveleyi!.. Efendim bu zaten İslâmiyet'te varmış da şimdiye kadar nedense söylenmemiş... Bu zavallı düşünmüyor mu ki, Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- "Her kim bir kavme benzerse o da onlardandır" buyurmuştur. Ulema bu hadisi şerh ederken, bir kimse inanç, âdet ve giyimde kasten bir millete benzerse dinden çıkar demişlerdir. Şu hâlde boş yere imanı tehlikeye atmanın bir manası var mıdır? Hadis-i şerifte beyan edilen hususattan başka yerlerde onlarla temas, alışveriş vesaire caizdir. Avrupa'dan gelen nesne, fenne, tekniğe dair bir şeyse alınır. Zaten Avrupa'da müspet ulûm matematik, fen vesaier eserlerini Müslümanlardan almıştır. Biz de biraz onur olsa alacağımızı onlardan değil, eslâfın bıraktığı kütüphaneler dolusu eserlerden alırız. İslâm eserleri Şarkın değil, Garbın bile kütüphanelerini doldurmağa yetmiş, artmıştır. Hele Cabir b. Hayyan namında bir İslâm âlimi gelmiştir ki, binden fazla eser bırakmıştır. Avrupa bu zatın eserlerinden pek çok istifade etmiştir.
herkese Hüsn-ü Zanla bakanlara
Fakat meşru bir sebepten dolayı bir kimseyi zem ve gıybet etmek haram değildir. Meselâ fasık ve sapık bir kimsenin zemmi mubahtır. Onun kötülükleri başkalarına da söylenebilir. Ta ki ibret alsınlar da onun gibi yapmasınlar.
Mezhepsizler mi daha sapkın Şia mı diye insan bi düşünüyor...
Mevdûdî'nin cemaatinden ilmi ile tanınan Müftü Muhammed Yusuf, bana bir defa reddiye olarak yazdığı makalesinde: "Kur'ân bütün peygamberlerin asî ve günahkar olduklarını beyanla doludur. Sen ise onlar için masumiyet iddia ediyorsun" diyordu. Allah'a sığınırız.
Ezher mecellesinde okuduğuma göre Mısır'da ilk masonluk locasını Şeyh Muhammed Abduh kurmuştur. Rivayet ediliyor ki, Ezher ulemasının meşhurlarından Şeyh Bahît de masonmuş. Hatta akrabasından ve Ezher ulemasından bir zat son günlerinde bu masonluk meselesini kendisine sormuş da Şeyh Bahît onu şiddetle terslemiş ve böyle şeylerden menetmiş.
418 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.