Sadece bir vicdan azabı romanı değil aynı zamanda ceza hukukuna yöneltilmiş keskin bir eleştiridir diriliş.
Romanda hissedilen en büyük duygu olan vicdan muhasebesi ,dine ve ceza hukukuna,ağır eleştiri ile birlikte köylerdeki adaletsizlikler ve sefil yaşam da gözler önüne seriyor.
Zengin ve yakışıklı bir Rus prensi olan Nehlüdof, halalarının hizmetindeki güzel köylü kızı Katyuşa’yı baştan çıkardıktan sonra bırakıp gider. Bir sonraki karşılaşmaları, yıllar sonra bir mahkeme salonunda olur: Katyuşa kötü yola düşmüştür ve adam öldürmek suçuyla yargılanacaktır. Katyuşa’nın durumundan kendini sorumlu tutan prens, vicdanının ezici baskısıyla baştan ayağa değişecek, yaşadığı dünyaya farklı gözlerle bakmaya başlayacaktır.