Kitabı ilk okumaya başladığımda,1950'li yıllarda savaş akabindeki bir eğitimin, bir disiplin çemberinin izdüşümlerini barındıyor diye düşündüm. Keşke bu kadar basit ifade edebilsem, çok fazla duygu geçişi vardı ve bu duygu sirkülasyonu içerisinde siz felçli gibi sayfanın başında kalakalıyorsunuz.
Biraz bahsetmem gerekirse; 8 yaşından itibaren yatılı okuyan bir karakterin ne zaman ve nerede yazdığı belli olmayan, yatılı okul anılarını anlattığı bir roman. Ergenlik dönemindeki bir kızın akranları içerisindeki yer edinim şekillerini, gruplaşmaları, cinsel kimlik edinim süreçlerine dair çok etkileyici bir anlatımdı. Sanırım bunun sebebini bir duyguyu ilk defa tattığı şekliyle aktarımının çok başarılı olmasına bağlayabilirim. Her ayrıntıda sarsılmanın mümkün olduğu, daima pencereden izlenen bir hayatı iliğine kadar anlatan ve kendisi kısa, etkisi uzun süren bir romandı. Okurken disiplinin getirdiği o kasveti(oldukça soğuk ve kasvetli bir anlatım olduğunu da belirtmeliyim) buram buram hissediyorsunuz. Bir daha okur muyum? Evet okurum...