"Konuş, Feraye. Bir şeyler söyle. Ne olursa."
"..."
"Konuşmaya çalış. Zorla kendini."
"..."
"Sana bu kadar ağır gelen nedir?"
"Vücudum." "Vücut." "Varlık..."
Her şey öyle steril, öyle kırışıksız, öyle yerleşikti ki insan sandalyenin ucuna ilişmeye bile ürküyordu.
"Elimde değil" diyordu Feraye "Zihnim o kadar karışık ki etrafımdaki her şeyi cok düzgün tutmak zorundayım."