Marx'ın Yönteminde Adımlar

Diyalektiğin Dansı

Bertell Ollman

En Eski Diyalektiğin Dansı Gönderileri

En Eski Diyalektiğin Dansı kitaplarını, en eski Diyalektiğin Dansı sözleri ve alıntılarını, en eski Diyalektiğin Dansı yazarlarını, en eski Diyalektiğin Dansı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Marx kendi diyalektik anlayışını, Epikuros, Aristotales, Spinoza, Leibniz ve özellikle de Hegel gibi felsefe alanındaki büyük isimlerin düşüncelerinden ve aynı zamanda yaşadığı dönemde daha yeni olgunluğuna erişebilmiş kapitalizme ilişkin bizzat kendi gözlem ve deneyimlerinden devşirmiştir.
Kapitalizmde varoluşun parçalanmışlığı ve buna mukabil toplumsallaşmanın tek yönlü ve parçalı yapısı ona tabi olan insanları daha çok hayatlarına dahil olan bir kişi, bir yer, bir iş gibi özel hususlara odaklanmaya yönelterek onların bu tikelliklerin birbirleriyle ilişki içinde nasıl varolduklarını görmelerini engellemiş ve böylelikle de aslında bu ilişkilerden doğan sınıf, sınıf mücadelesi, yabancılaşma vb. gibi herkesi bağlayan sabitleri göz ardı etmelerine neden olmuştur.
Reklam
Diyalektik sanılanın aksine hiçbir şeyi açıklamaz,hiçbir şeyi kanıtlamaz, hiçbir şeyi önceden bildirmez ve hiçbir şeyin ortaya çıkmasına neden olmaz.Diyalektik daha ziyade hayatımızda ortaya çıkabilecek olası bütün önemli değişim ve etkileşimleri gözümüzün önüne seren bir düşünme biçimidir.İncelemeye çalıştığımız gerçekliğe ait öğeleri nasıl düzene sokacağımızı, bu gerçekliğe ilişkin elde edilen çıkarımları genellikle diyalektik bir şekilde düşünmeyen diğer insanlara nasıl aktaracağımızı gösteren bir kılavuzdur.
Diyalektiğin işaret ettiği temel sorunu Marx çok net bir şekilde Roma mitolojisindeki Cacus’tan örnek vererek anlatır.Yarı insan, yarı canavar olan Cacus hayatını mağarada sürdürür,sadece geceleri o da öküz çalmak için dışarı çıkardı.Öküzleri çaldığını kimse anlamasın diye de onları başlarından itip geriye doğru sürükleyerek mağarasına götürürdü ki herkes öküzlerin ayak izlerine bakıp onların aslında mağaradan dışarıya doğru kaçtıklarını sansın . Köylüler her sabah kalkıpta öküzlerini yerlerinde bulamadıklarında Cacus’u suçlamaz,ayak izlerinin gittiği yöne bakarak öküzlerin Cacus’un mağarasından çıkıp kırda kaybolduklarını sanırlardı. Eğer öküzlerini kaybeden bu köylüler bugün herhangi bir Amerikan Üniversitesinde Metodoloji dersi alsalardı ne olup bittiğini anlamak için önce ayak izlerini dikkatli bir şekilde sayar ,sonra her birinin boyunu ölçer ve elde edilen sonuçları bilgisayara yüklerlerdi.Ulaştıkları sonuç tüm bu meşakkatli sürecin ardından yine değişmeyecekti ama:Öküzler kırda kayboldu.Buradaki temel sorun gerçekliğin aslında kendi görüntüsünden daha fazla bir şey olması ve bu bakımdan da sadece ve sadece görüntülere,gözümüze çarpan anlık ve dolaysız verilere odaklanılmasının son derece yanıltıcı sonuçlar vermesidir...
Herhangi bir alanda diyalektiği benimsememiş düşünürler, sürekli olarak bir " dış kışkırtıcının", yani incelenen sorunun dışından gelen veya ortaya çıkan her neyse onun nedenini oluştuğu düşünülen bir şeyin veya bir kimsenin izini sürerlerken, diyalektik düşüneeye sahip olanlar herhangi bir değişimin arkasında onun içinde bulunduğu sistemin veya sistemlerin iç çelişkilerini ararlar. Diğer bir ifadeyle kapitalizmin kaderini onun kendi içindeki sorunlar belirler.
Bütünden parçaya, sistemden içeriye ilerleyen bir yaklaşım olarak diyalektik araştırma öncelikle dört tür ilişkinin izini sürer ve açığa çıkmasını sağlar: özdeşlik/farklılık, zıtların iç içe geçmişliği, nitelik/nicelik ve çelişki. Marx’ın gerçekliğe yönelik diyalektik anlayışının temelinde yatan bu ilişkiler onun amaçladığı iki şeyi gerçekleştirmesini mümkün kılar: Bir yandan bir şeyin nasıl işlediğini veya ortaya çıktığını keşfederken aynı zamanda bu veya bu tür şeylerin ancak bu mevcut biçimiyle işleyip ortaya çıkabilmesini sağlayan sistemi daha iyi kavramak.
Reklam
92 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.