Diyanet Dergisi - Sayı 324
Diyanet DergisiEn Eski Diyanet Dergisi - Sayı 324 Gönderileri
En Eski Diyanet Dergisi - Sayı 324 kitaplarını, en eski Diyanet Dergisi - Sayı 324 sözleri ve alıntılarını, en eski Diyanet Dergisi - Sayı 324 yazarlarını, en eski Diyanet Dergisi - Sayı 324 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Bilge Kral ve Beyaz Zambaklar Ülkesi
Çünkü Aliya aynı zamanda bize nasıl bir Müslüman olmamız gerektiği konusunda unuttuğumuz/ unutturulmuş bilgiyi dinin, felsefenin, tarihin süzgecinden geçirerek hatırlatacaktır.
Eğer müslüman ,başkalarının varlığını hissetmiyorsa, Müslüman toplumu başarılı olmamış demektir ... Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım...
Hikayeci Dede Mustafa Kutlu
-Peki kimler okumalı Sence Kutlu yu ? -Hayatında ilk defa gördüğü ,belki de daha sonra hiç göremeyeceği birine "İyi birine benziyor "diyebilen ,hikayesini ve heyecanını İçinden geldiği gibi paylaşabilenler mesela.
Mehmet Akif Ersoy ve Asım'ın Nesli.
Akif ,Asım'ın Nesli derken İman ,İrfan, Fazilet ve bilgi ile donanmış ;karakterli ,ahlaklı, kişilikli; Vatanına ,milletine ve dinine sahip çıkan, bunları yüceltmek için tüm imkânlarını seferber eden bir gençliğin hayalini kurmaktadır.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim, Adam aldırmada geç git diyemem aldırırım. Çiğnerim ,çiğnenirim Hakkı tutar kaldırırım.
Sadık yalsızuçanlar ın Vefa Apartmanı kitabında evfik İleri
Harakani 'nin Derviş tanımını hatırladı seni bize anlatmak için:" Derviş yuvasından yavrularına yiyecek bulma umuduyla ayrılan yiyecek bulamayan yolunu yitiren ve bir daha yuvasına dönemeyen Kuşa benzer..."
Kur’an açısından kalp teriminin “insanın bilme, anlama, kavrama, özellikle varlık ve olayların hakikatini bilme melekesi” anlamında kullanıldığı söylenebilir. Dolayısıyla Kur’an bakımından insanın diğer varlıklardan farklı olmasını sağlayan unsur kalptir.
Nefis ile cengin en büyük cihat sayılmasının sebebi, nefsin sürekli tuzaklar kuran ve insanı kötülüğe çağıran özelliğidir. İnsan nefsinin sürekli kötülüğe çağıran heva sıfatları pek çoktur. Genelde kabul edilen yaygın görüşe göre onlar yedidir: Kibir/büyüklük taslama, ucup/ kendini beğenme, riya/gösteriş, gadap/öfke, haset/kıskançlık, mal sevgisi ve makam tutkusudur.
Ziya Paşa der ki:
Gör zâhidi kim sâhib-i irşâd olayım der
Dün mektebe vardı bugün üstâd olayım der.
Dün mektebe giden, bugün üstat olayım demeye kalkarsa eksik olur. Dolayısıyla insanın önce bir nefis mücahedesinden geçmesi gerekir.
Kendini bilmek. Bu kavram galiba günümüzde bağlamından o kadar kopartılmış ve o kadar çalınmış bir kavramdır ki, biz bütün Müslüman entelektüellerin buna karşı bir mücadele vermesi lazım.