Doğu Batı - Sayı 92 (Şubat-Mart-Nisan 2020) Sözleri ve Alıntıları
Doğu Batı - Sayı 92 (Şubat-Mart-Nisan 2020) sözleri ve alıntılarını, Doğu Batı - Sayı 92 (Şubat-Mart-Nisan 2020) kitap alıntılarını, Doğu Batı - Sayı 92 (Şubat-Mart-Nisan 2020) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zor olan şey, insanın kendi durumu hakkında bir bilgiye ulaşması değildir. Çünkü her insan kendisi hakkındaki bilgiye en iyi gene kendisi sahiptir. Önemli olan kişinin bu bilgiye sahip olmak isteyip istemediğidir. Kierkegaard'a göre kişi umutsuzluk içerisinde olduğunun bilgisine sahip olmak istemez, ki bu da onun zaten umutsuzluk içerisinde olduğunu gösterir. Kierkegaard'ın birçok eserinde referans gösterdiği "kendini bil" ifadesini hatırlarsak, umutsuzluk tam olarak kendini bilmeme isteğidir.
Kişi kendisini seçtiği zaman kendi kendisiyle ilişki kurar. Benliğin kendisiyle ilişki kurabilmesi onun kendi bilincine varmasının ve gerçek anlamda kendisi olmasının olanağıdır. Benliğin kendisini seçmesi, onu sadece doğaya bağlı bir varlık olmanın ötesinde özgür iradeye sahip bir varlık haline getirir.
İnsan ancak özgürlüğünün bilincine varıp, seçimleri vasıtasıyla onu etkinleştirerek bir kişi haline gelir. Dolayısıyla insan otomatik olarak kendisi olan bir varlık değil, kendi kendisini var eden bir varlıktır.
"...Sartre için de insan olmak daha en başından "özgürlüğe batmış" olmak demektir. Onun özgür olmaktan başka bir yolu yoktur. Sartre'ın özgürlüğe mahkum olmak dediği tam da bu türden bir çıkışsızlığı anlatmaktadır."
Bilinç yalnızca ve yalnızca mutlak özgürlüğün bilincidir ve bu nedenle bilincin varlığı hem aşkın hem de olumsal olarak gerçekleşen bir varlık, Sartre'ın belirlemesiyle ifade edilirse "kendisi için varlık" (etre pour soi) olmak zorundadır. Bilincin kendisi için varlık olma zorunluluğu Sartre tarafından ontolojik bir kanıt olarak ortaya konulur ve bu kanıtın kendini gerçekleştirdiği ruh hali ise sıkıntı ya da endişe (anguish)dir.
Kaygı bireye estetik varoluşun belirlenimlerinden daha fazlası olduğunu hissettiren ve içinde bulunduğu şartlardan koparan bir güçtür. Bir tarafta seçimler yoluyla etkinleştirilen olanakların olanağı yani özgürlük, diğer tarafta ise insanın değiştirme imkanının bulunmadığı zorunlulukla şekillenen şartlar bulunur.