En Eski Dolunayın Özgür Kadınları Sözleri ve Alıntıları
En Eski Dolunayın Özgür Kadınları sözleri ve alıntılarını, en eski Dolunayın Özgür Kadınları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zaten erkek biyolojisinin psikonörohormonal yetileri ve algılarıyla sınırları çizilen -izm’lerin ve -loji’lerin kadın doğasını anlayabilmesi nasıl mümkün olabilir?
Bu hapiste beden öyle bir ıstıraptır ki "erkek adamın erkek oğlu olduğunda" kocanın duyduğu mutluluktan kadın kendini sorumlu hisseder; erkek evlat yoksa bir kız evlat feda edilir, erkek gibi yetiştirilir; erkek doğuramadığından kadın kendini yetersiz görür, kocası tarafından da değersiz görülür; çocuğu olursa değerinin artacağını zanneder, çocuk veremezse sevilmeyeceğine inanır. Bu inançlara saplanmış zihin yine bu inançlarla şekil almış almış bedeni gün yüzü göremez; beden artık fizyolojik süreçleri yük, acı, ağrı olarak deneyimleyecektir.
Tarih boyunca ataerki tarafından oluşturulan kalıplara sığmaya çabalayan kadın bedeni ve ruhu tıpkı prenslerin sunduğu ayakkabıya sığdırılmaya çalışılan ayaklara benzer. Bedeni ve ruhu sıkışan kadın acı çeker, öfkelidir, hassastır. Erkek dünyasının beklentilerine göre davrandığında değil, ancak kendi kimyasına uygun davrandığında özgürlüğüne kavuşabilir.
Çünkü modern dünya, kadının semptomlarının altında yatan nedenlerle uğraşmak yerine olmasını istediği yerde durmasını amaçladığından, sadece bedenin acılarını susturacak kadar çaba gösterir. Halbuki kadının yapması gereken tek şey sıkan ayakkabıyı çıkarıp atmaktır.
Önemli olan, gerçek olan, dikkate alınması gereken en bilimsel, en bilge, en kutsal yapı “el âlem”dir. Kadının dışındaki herkes beklentileriyle kadına bir rol belirler, o da çocuk aklıyla benimsediği rollerde sahnede kalmaya çalışır.
Artık ruh ve düşüncelerle döngünün ritmine uyum sağlama zamanıdır. Kadın büyümüş, doğurmaya hazırdır. O halde önce kendine doğmalıdır; kendi kozasından çıkmalıdır.