Benim kitaptan çıkardığım mesaj şu: Düşenin dostu olmaz. Samsa kendi tercihi ve çabasıyla değil, istemdışı olarak böceğe dönüşüyor. Ve o artık bir "böcek". Bu halin geridönüşü de yok. Ailesi en başta ona şefkatle yaklaşıyor (tüm düşkünlere ilk başta herkes öyle yaklaşır zaten). Sonra birden "Bu böcek yahu, artık Gregor değil !" farkındalığına ulaşılıyor ve bu noktada merhamet acımasızlığa dönüşüyor. Gregor' dan artık bir fayda, çıkar sağlama ihtimali kalmamıştır çünkü. En sonunda faraşın içine süpürülüp atılıyor. Kendi adıma bir şeyler söylemek gerekirse çok zor, çok düşkün zamanlarım oldu. O dönemlerde herkes bana o kadar iyi o kadar yardımseverdi ki "Benim başıma ne gelirse gelsin dostlarım yakın çevrem var" diye etrafıma bahsederdim, bu açıdan hayattaki şanslı insanlardan biri olduğu söylerdim. Meğerse öyle değilmiş. Bir süre sonra benim artık bir "böcek" olduğum bir anda nasıl olduysa herkesin kafasına dank etti ve faraşa konulup çöpe atıldım. (İşte bu kırılma noktasını Kafka Dönüşüm' de çok iyi vermiş) Tamamen yalnız, çaresiz, terk edilmiş ve "faraştaki böcek" olarak kaldım. Ama tabi hayat bu, hepsi geldi geçti eskisinden daha iyi ve güzel günler gördüm. Derler ya "Allah büyüktür..". Gerçekten de büyük. Yani aslında bu kitapta kendimden bir şeyler okudum. Sadece benim ve benim gibilerin görebileceği şeyler.