Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünden Bugüne Ne Kalmıştır?

Samiha Ayverdi

Sayfa Sayısına Göre Dünden Bugüne Ne Kalmıştır? Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Dünden Bugüne Ne Kalmıştır? sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Dünden Bugüne Ne Kalmıştır? kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türk-İslâm fetihleri kalıcı, yapıcı ve devamlı idi. Zira İslâm'ı, bütün müslüman ülkelerden daha üstün bir zevk ve anlayışla canı ve kanı bahasına korurken asla ne batı gibi müstemlekeci, ne de emperyalist olmuştur. Müslüman, Allah'ın yeryüzünü tevhîdi¹ ile ışıklandırdığını, îmânının îcâbı olarak gördüğü için tâbi ülkeleri ne ezdi ne de kırıp kopardı. | Sâmiha Ayverdi, Dünden Bugüne Ne Kalmıştır, Kubbealtı Neşriyâtı, 3. Baskı Mart 2019, s. 19-20.
Sayfa 19 - Kubbealtı Neşriyâtı, 3. Baskı Mart 2019Kitabı okudu
On dokuzuncu yüzyılın başında Yunanlılar, bilhassa Ruslardan destek alarak bâzı siyâsî cemiyetler kurmuşlardı. Bunların en faal ve tehlikeli olanı da Etniki Eterya adlı cemiyetti. Gayesi, Bizans'ın ihyâsı, İstanbul'un Türklerden alınması ve Türklerin Avrupa'dan atılması olan bu cemiyetin gayret ve kışkırtmasıyla Eflâk-Boğdan ve Mora'da isyanlar çıktı. Öyle ki bu isyanlarda Mora'da elli bine yakın Türk öldürüldü. II. Mahmud, hükümdarlar kadar imtiyaz tanıdığı Ortodoks Patriği Grigorios'un da isyancılarla işbirliği ettiğini tespit edince onu, Fener Patrikhânesi' nin orta kapısında astırdı. Göğsüne de ihânetini anlatan bir yazı yapıştırılarak üç gün İstanbullulara teşhir edildi. Bâb-ı Âlî, isyânın başında olanlardan yakalananları îdam ettirdi. Edirne, Kayseri, Tarabya ve Edremit piskoposları da bunların arasında idi. Hattâ Boğaziçi'nde muhteşem saray ve konaklarda yaşayan Fenerli zengin Rum beylerinden bâzıları da bu ihânetin içinde olduklarından aynı cezâya çarptırıldılar. Daha sonra yeni patrikin emriyle bu orta kapı o târihten îtibâren örülerek kapatıldı ve bir pâdişah veya sadrâzam aynı yerde asılıncaya kadar da açılmamasına karar verildi. | Sâmiha Ayverdi, Dünden Bugüne Ne Kalmıştır, Kubbealtı Neşriyâtı, 3. Baskı Mart 2019, s. 26.
Sayfa 26 - Kubbealtı Neşriyâtı, 3. Baskı Mart 2019Kitabı okudu
Reklam
"Türk aklının ve gönlünün takılıp kaldığı ülkelerin hasretini çekerken nasıl olur da onları unutabilir? İşte gene İstanbul'un yanı başındaki Belgrat Ormanları... Şehri kucaklayan bu ormanı, isim bulamamış gibi, Belgrat adı ile çağırmak ne kadar mânîdar... Belgrat... Bir zamanlar tuğların dikildiği, orduların hareket noktası olarak kaynayan Dârülcihat adlı şehir... "
Sayfa 50
"... Bağdat bugün Irak'ın ise de Bağdat Caddesi, Türk'ün ve Bağdat'ı unutamamış olan Türklüğün yanık yüreği için bir tesellidir."
Sayfa 50
Bir Tûrânî ırk olarak Ortaasya'dan akan selin bir kolu olan Bulgarlar Tuna havzasına yerleşirken, teslîs'e değil de tevhid'e meyletmiş olsalardı belki de bu gün bir Balkan hâilesi olmayacak ve Rumeli Türklüğü'nü temsil eden bu Oğuz boyu, Türk birliği içinde yer almış olarak Rus patronajı altına girmeyecekti. Fakat mukadderatları bu kavme acı bir târihî kader çizerek onları âdeta zorla Islâvlaştırmış ve taktıkları maske ile de çehrelerini çirkinleştirmiştir.
Damlaya damlaya göl olur diyen ne kadar doğru söylemiş. Milletlerin târihine yavaş yavaş sızan cereyanların da günün birinde bir ciddî patlamaya sebep olduğu gibi...
Sayfa 88 - Kubbealtı NeşriyatıKitabı okudu
Reklam
İnsan oğlunun bitip tükenmez, lekeleme, iftirâ, gazap ve kin gibi hırslarına söz geçiremediği ölçüde bunların birikip, nihâyet yanardağ misâli ateş püskürüp etrâfını yakarak mahvetmesi, beşeriyetin affedilmez günahlarından biri değil midir?
Sayfa 91 - Kubbealtı NeşriyatıKitabı okudu
Batının göklerde aradığı Allahı, islamın onu her zerrede görüp, muamelesini, neticede de hayat görüşünü ona göre tanzim etmiş olduğunu söylersek yanlış mı olur?
Aşağı yukarı herkesin hayat kütüğünde muayyen ve kuvvetli izleri olan vak’alar kayıtlıdır ki, başımızı mâzîye çevirir çevirmez, hemen bunlar gözümüze çarpar: Doğumlar, ölümler, düğünler, dernekler, terfîler, aziller ve hayâtın günlük ölçülerinden aşmış unutulmaz nevinden geçmiş vak’alar...
Sayfa 95 - Kubbealtı NeşriyatıKitabı okudu
...asırlar boyunca ne zarar gördükse siyâset hatâlarımızdan ziyâde içtîmâî bozukluklarımız yüzünden gördüğümüzü söylemek yanlış mı olur?
Sayfa 101 - Kubbealtı NeşriyatıKitabı okudu
Reklam
Düşünmeyiz. Zira, bizi geçmişimizden soğutan bir büyülü kuvvet vardır. Bilmem ki hiyânete varan bu gafletimize ne zamana kadar esir olacağız?
Sayfa 114 - Kubbealtı NeşriyatıKitabı okudu
Bilmem ki hıyanete varan bu gafletimize ne zamana kadar esir olacağız?
Sayfa 114
Düşünmeyiz. Zira bizi geçmişimizden soğutan büyülü bir kuvvet vardır. Bilmem ki hıyanete varan bu gafletimize ne zamana kadar esir olacağız?
Sayfa 114Kitabı okudu
İslâm Huküku, bir Allah emri değildir. Ancak, ilâhî emirlerle beslenip yetişerek yumuşamış ve şekillenmiş zihinlerin meydana getirdiği hak ve adâlet terâzisidir.
Sayfa 118 - Kubbealtı NeşriyatıKitabı okudu
Bu yaradılış âleminde kütlelere hem kalkan hem de kılıç olan kuvvet, Allah’ın birliği yolunda ayarlanmış bir cemiyet nizâmı içinde selâmeti arayıp bulmak iken, nasıl bundan başka bir hayat sigortası düşünülebilir? Şu halde sen, istediğin kadar dağı taşı yerlerinden koparacak kānunlar yap, ama içinde bu tevhit kuvveti yoksa bu ceset, en kısa zamanda çürüyüp gitmeye mahkûmdur.
Sayfa 121 - Kubbealtı NeşriyatıKitabı okudu
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.