Dünya Edebiyatı Nasıl Okunmalı? Sözleri ve Alıntıları
Dünya Edebiyatı Nasıl Okunmalı? sözleri ve alıntılarını, Dünya Edebiyatı Nasıl Okunmalı? kitap alıntılarını, Dünya Edebiyatı Nasıl Okunmalı? en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...okuyacağımız eserlere daha önceden sahip olduğumuz beklentiler üzerinden yaklaşmazsak, onlar da özgün nitelikleriyle bizi etkilerler; görüş açımızı genişletirler ve bize, zaten bildiğimiz şeyler hakkında yeni bir kavrayış kazandırırlar.
...Batı edebiyatının önemli bir kısmı ...özünde belirgin biçimde bireyici olmuştur. Pek çok modern roman, genelde topluma bütünüyle muhalif bir erkek ya da kadın kahramanın içsel dönüşümüne odaklanır... Batı edebiyatının önemli bir parçası "bireysel düşüncenin tasviridir"
Her zaman okuyacak daha çok şey vardır, ancak okuduğumuz ilk eserle, hiç değilse başlangıçta doğru bir şekilde yönlendirildiğimiz takdirde okumalarımız bizi daha ileriye taşır.
Hayat daima ileriye doğru hareket eder fakat edebi zaman tersine çevrilebilir ve edebiyat okuyucuları olarak, her iki yöne doğru zaman yolculuğuna çıkmaya ehil olmalıyız.
James Joyce -belki de yazılmış en evrensel metin olan- Finnegans Wake'in bir yerinde, ideal bir okuyucuyu "ideal bir uykusuzluk" içerisinde tasavvur eder. Bizi böylesi ideal bir okuyucu olmaya, ideal bir uykusuzluğu düşünmeye zorlayan uçsuz bucaksız yapıtlar evreni tanımı, belki de dünya edebiyatı için verilebilecek en ideal tanımdır.
Pamuk bakış açısı ve edebi referanslar yönünden bütünüyle Avrupalı, malzeme seçimi yönünden ise istikrarlı biçimde yerli olan bir romancıdır. Doğduğu şehir olan İstanbul —fiziksel coğrafyası itibariyle bir Avrupa ve bir de Asya yakası olan Boğaz tarafından ikiye bölünmüştür— ona göre Türkiye’nin ikili kimliğinin mükemmel bir sembolüdür. Bir dizi romanda ve İstanbul adlı hatıra kitabında, Türklerin başka biri olma arzusu olarak tasvir ettiği şeyi derinlemesine araştırdı ve bu temayı sıklıkla kimliklerini değiştiren, yitiren veya yeniden inşa eden karakterlerde ete kemiğe bürüdü.
Yazarlar, her ne kadar karakterlerini dünyanın pek çok farklı yerine gön- derseler de yüzyıllar boyunca genellikle kendi memleketlerindeki oku- yucular için yazmışlardır. Jonathan Swift, Lilliput’u Sumatra açıklarına yer- leştirmiştir fakat yaptığı hiciv, doğrudan doğruya Britanya Adaları’nı hedef alıyordu.
Sanatsal veya ciddi edebiyat, “belles-lettres” terimiyle ifade edilir ki bu tabirle kastedilen, edebi metinin kullanım değeri veya açıkça dile getirdikleri bir yana, asıl dil güzelliğinin Önemli olduğudur. Aksine bir reklam metninin güzelliği yüzünden takdir edilmesi beklenmez.
Üslup açısından trajik olmaktan ziyade komik olan Shakuntala, Kral Oedipus’tan aşağı kalmayan psikolojik bir dramadır.
Sigmund Freud Oedipus’u bilinçdışı arzuların işleyişini tanımlamak için kullandı; burada da Dushyanta, bilinç düzeyinin altında süre giden bir anıyla tedirgin haldedir. Yedinci perdedeki mutlu sonun öncesinde hayret,
Türkiye kültürel devrimleri edebiyattaki değişimler izledi ki Batı romanının öne çıkan yeni bir edebi tür olarak ülkeye girişi bu değişimlerden sadece bir tanesiydi. Giderek artan sayıda Türk yazar, roman yazmaya başladı Ve Türkiye toplumunu ve onun dünyayla kurduğu bağı keşfederken modernizmin ve sosyalist gerçekçiliğin Avrupalı kalıplarını kullandı.
Bu bağın muğlâklıklarını hiçbir Türk yazar Orhan Pamuk’tan daha çok kendi merkezi ilgi odağı haline getirmemiştir. Pamuk bakış açısı ve edebi referanslar yönünden bütünüyle Avrupalı, malzeme seçimi yönünden ise istikrarlı biçimde yerli olan bir romancıdır. tikrarlı biçimde yerli olan bir romancıdır. Doğduğu şehir olan İstanbul —fiziksel coğrafyası itibariyle bir Avrupa ve bir de Asya yakası olan Boğaz tarafından ikiye bölünmüştür— ona göre Türkiye’nin ikili kimliğinin mükemmel bir sembolüdür. Bir dizi romanda ve İstanbul adlı hatıra kitabında, Türklerin başka biri olma arzusu olarak tasvir ettiği şeyi derinlemesine araştırdı ve bu temayı sıklıkla kimliklerini değiştiren, yitiren veya yeniden inşa eden karakterlerde ete kemiğe bürüdü.
Sanat yapıtları içinden çıktıkları kültürü olduğu gibi değil değişime uğratarak yansıtır ve en gerçekçi resimler veya hikayeler bile, belirli bir seçimin ve üslubun süzgecinden geçmiş temsillerdir. Fakat öyle bile olsa, edebiyatın kaleydoskopundan ve bükey aynalarından geçip bize ulaşan pek çok şey vardır ve gerek sanatçının ve hitap ettiği insanların kanaatleri, gerek eserin göndermede bulunduğu şeyler hakkında daha çok bilgi sahibi oldukça, eseri anlayışımız da olağanüstü biçimde zenginleşebilir.
Voltaire Candide isimli kitabını, başlangıçta bir çeviri olarak sundu.
Dini ve cinsel konularda skandal yaratacak hikayesini kendi ismiyle yayımlatmayıp, kitabın baş sayfasında Candide ya da iyimserlik üzerinenin [Candide ou l’optimisme] “Doktor Bay RALPH tarafından Almanca’dan çevrilmiş” olduğunu ilan etti.